32 Yönetici Olmak İçin Genç Bir Yaş Değil - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

32 Yönetici Olmak İçin Genç Bir Yaş Değil


umut sengul
Üye

Toplam 2356 yazı
27/09/2009 :  13:57:37   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


“32 Yönetici Olmak İçin Genç Bir Yaş Değil”

Hediye Güral Gür, üniversitede uluslararası ilişkiler okurken diplomat olmayı hayal etmiş hep. Mezuniyetin ardından kendi kanatlarıyla uçmaya çalışmış ama soyadı dezavantaj olarak karşısına çıkmış; kimse onun başka bir şirkette uzun süreli çalışmak isteyebileceğine inanmamış. Daha sonra babası Nafi Güral’ın da sözünü dinleyerek aile şirketinde çalışmaya razı olmuş, tabii her şeye sıfırdan başlamak kaydıyla... Bugün aile şirketinden ayrılmayı aklına bile getirmeyen Gür’ü son dönemde yeni otel projesi heyecanlandırıyor; Güral Sapanca Wellness Park’ın 2008 Nisan ayında açılması planlanıyor.

Gürallar Grubu’nu 3. kuşak kadınlar ele geçirmiş durumda. Neler farklı oluyor üç kadın yönetimdeyken?
Kadın, erkek açısından bakınca çok demok-ratik bir yapımız var. Yönetimin yanı sıra genel şirket profilimizin de yaklaşık yüzde 49’u kadın. Herkesin eşit oy hakkı var ama biraz daha titizlik isteyen konularda kadınlar ön plana çıkıyor, bu aile içinde de, şirket içinde de böyle. Biraz daha sağduyulu, daha hassas yaklaşıyor kadınlar konuya. İş dünyasında da kadın elinin değdiği yer daha bir farklılaşıyor.

Nasıl bir farklılaşma?
Kadınlar detaycı yapıları nedeniyle bir iş sürecindeki tüm ana ve yan unsurları görebiliyor. Böylece bütüne daha geniş perspektifte bakıyorlar. O zaman da işin başlangıcından sonuna kadar tüm çalışmalarda hem üretken hem toparlayıcı hem de sonuca ***üren dinamiği oluşturuyorlar. Tabii bu sürece kadınların yapısal olarak daha duygusal olması da ekleniyor. Kimi zaman, başarısızlığı getiren faktörlere çok daha farklı bir gözle bakıp özü yakalıyorsunuz. O anda başarısız ya da olumsuz gibi gözüken kişi ya da durumları olumluya çevirebiliyorsunuz. Yani kadınlar iş dünyasına yalnızca zarafet, bilgi ve tecrübeleriyle değil, tüm bunların birleştiği bir sentezle katılıyor, bu da farklılaşma yaratıyor. Erkek yöneticiler daha basit mantıkla yol alıyor. Ancak sol ve sağ beyin yani her iki yönetici tipinin -kadın ve erkek- aynılık ve farklılıklarıyla denge sağlanıyor. Bu da koşulsuz başarıyı ortaya çıkarıyor.

Yaşınız 32. Bu yaşa göre büyük sorumluluklar isteyen bir unvana sahip değil misiniz?
Bu biraz kişilikle, sorumluluğa ne kadar hazır olduğunuzla ve onu ne kadar kaldırabildiğinizle ilgili. Biz okurken de hep işe gidiyorduk. Mezun olur olmaz da yönetici unvanıyla işe başlamadık. Bölümler içinde pişmeye başladıktan sonra yetenekleriniz yönünde hak ettiğiniz unvanlar da veriliyor. Belki biraz aile şirketinde çalışıyor olmanın getirdiği avantajlar da olabilir.

Okurken hep aile işinde çalışma fikriyle ilerlediniz o zaman...
Üniversitede uluslararası ilişkiler okudum. İlk iki sene idealist davranıp ‘ben diplomat olacağım’ mantığıyla gidiyordum. İleriye dönük kariyer planları yapmaya başladığımda babamın bana şöyle bir yorumu olmuştu: “İlerisi için sizlere ihtiyacım var. Ben olmadığımda şirketleri sizlerin yönetmesini arzu ediyorum. Bunun ötesinde diplomatlık bir kadın için zor. Çok şerefli, asil bir meslek ama belli bir kademeye gelinceye kadar ülke ülke gezmen gerekiyor. Evlilik hayatını sekteye uğratabilir.”

Babanızın yorumlarıyla fikriniz değişti...
Evet, üniversite ikinci sınıftan sonra aile şirketinde çalışmak üzere yolumu çizmeye başladım. Mezun olduğumda iş arayışı içine girdim. Amacım önce başka bir şirkette başlayıp iş disiplinini, farklı şirket kültürlerini öğrenmek ve sonra o kültürle şirketime geri dönmekti. Birkaç bankaya başvurdum. Sınavlarını geçtim ama hep büyük müdürlerle yapılan toplantılarda takıldım. Beni ‘bir sene içinde işi bırakacak kişi’ olarak gördüler. Çünkü bütün bankalar bizim hem aile hem şirket olarak çalıştığımız bankalardı. Soyadımın getirdiği bir dezavantajım oldu açıkçası. Madem bana bu gözle bakılıyor, o zaman gidip kendi şirketimizde işe başlayayım, dedim.

Kendi kanatlarınızla uçmak istediğiniz bir dönem oldu yani...
Evet oldu. Babamdan da yardım istemedim. Herhangi bir arkadaşının yanında işe başlamam çok kolaydı ama sonuçta ben iyi bir üniversiteden mezun oldum. Diğer arkadaşlarımın iyi bir iş bulma imkânı ne kadar varsa aynı şansa ben de sahiptim. Ama benim onlardan farklı olarak dezavantajım, soyadım oldu maalesef. Dolayısıyla da öyle bir tecrübeyi yaşayamadan kendi şirketimizde işe başladım ama şu an pişman da değilim. Şirkette en alt kademelerde başladığım için pek çok şeyi öğrenme fırsatım oldu.

Güral soyadının isminizin önüne geçtiği zamanlarda ne hissediyorsunuz?
Farklı bir duygu tabii. Ben küçüklüğümden beri, Kütahya içinde de böyle bir yaşam standardının içindeydim, büyüyüp iş dünyasının içine atılınca da bu aynı oldu. Sonuçta belli bir aileye mensup olduğunuzda o ailenin ya da bulunduğunuz çevrenin koşullarına uymak zorunda oluyorsunuz, zaten kendinizi o şekilde yetiştiriyorsunuz. Geçmişten gelen bir durum olduğu için de bazı şeyleri kabulleniyorsunuz. İsyan etmenin falan bir anlamı yok.

Ali Sabancı böyle bir isyanla Sabancı Grubu’ndan ayrılmıştı. Başlangıçta herkes sizi bireyden önce o ailenin mensubu olarak görüp, değerlendiriyor. Çok büyük şirketlere sonradan dahil olduğunuzda kendinizi kabul ettirmeniz zaman alıyor. Tabii Ali Sabancı’nın işi bu noktada çok daha zor, çok daha büyük bir şirkete mensup. Dolayısıyla siz istediğiniz kadar iyi eğitim almış olun, yetenekli olun o önyargıyı yaşıyorsunuz.

Aile işinde mi devam etmeyi planlıyorsunuz?
Hiçbirimizin aileden kopup gidelim, başka işler yapalım düşüncesi yok. Tabii ki büyüklerimiz bu şirketleri bizim için kurmadı ama şirketlerin devamı söz konusu. Biz olmazsak başkaları elbette devam ettirecek ama ‘böyle bir imkân varken ve biz de işimizi seviyorken neden yapmayalım?’ deyip çalışmaya devam ediyoruz.

Aile şirketinde çalışıyor olmak artı bir sıkıntı yaratıyor mu, ‘ya başarısız olursam, aileme layık olamazsam’ gibi?
Mutlaka oluyor. Her profesyonel için geçerli aslında; bir sorumluluğun altına giriyorsanız onu en iyisiyle karşınızdakine vermeye çalışıyorsunuz. Bizim buradaki farkımız şu; sadece patronumuza değil, aynı zamanda babamıza karşı da bazı şeyler için sorumluyuz. Babam, yanlış yaptığımızda diğer çalışanlara yaptığı gibi bizden de hesap soruyor.

Babanızla ilişkileriniz nasıl?
Babam titiz, detaycı bir patron. Onun için verilen görevi zamanında ve layıkıyla yapmış olmak çok önemli. Bizi diğer çalışanlardan bu noktada ayırmıyor.

Aile şirketinde çalışıyor olmanın avantajları neler sizin için?
En büyük avantajı, her yere burnunuzu sokma imkânınız oluyor. Ben muhasebeden de, üretim proseslerinden de, pazarlamadan da anlıyorum. Çünkü şirkette hepsiyle ilgilenme imkânım oluyor. Bir de çocuğumla birlikte işe gelme lüksüm vardı. En büyük rahatlıklarından biri bu oldu. Ayrıca sorumlu olduğunuz sosyal konulara da vakit ayırma imkânı bulabiliyorsunuz.

Dezavantajları peki...
Sorumluğunuz artıyor, en büyük dezavantajı bu. Başkasının yanında çalışıyor olsanız bu kadar ağırlığını hisseder misiniz bilmiyorum. Otelin açılışı yaklaştıkça uykularım kaçıyor.

‘Türkiye’nin ilk gerçek wellness merkezini inşa ediyoruz’ diyorsunuz. İddialı bir cümle...
İddialı bir cümle ama wellness Türkiye’de çok yeni, önü açık bir kavram. Türkiye’de SPA hizmeti veren deniz otelleri var. Gerçek SPA otellerinin sayısı üçü geçmiyordur. Biz burada insanların kendini iyi hissedeceği her türlü hizmeti vermek istiyoruz. Konseptimizi oluştururken her anlamda en iyiyi servis edebilmek için çalıştık. Hem şehir hem wellness hem de kongre oteliyiz. Bu kapasitede, bu hizmetleri veren bir tesis yok.

Şarapla banyo yaptıracakmışsınız...
İnsanların hem özel hem de mutlu hissedecekleri hizmetleri vereceğiz. Kimi yüzerek iyi hisseder, kimi sultan gibi hissetmek ister. Ne kadar farklı şey sunarsanız o kadar tercih ediliyorsunuz. Çocuklar için oyun ve eğlence mekânları oluşturduk. Biz çocuklara göz kulak olacağız anneler toplantıdayken. Kilo yönetimiyle ilgili Osman Müftüoğlu’yla birlikte çalışacağız. Hep ‘yeni, farklı ne yapabiliriz?’in peşinde koştuk.

Otelle ne kadarlık istihdam yaratılacak?
250 ila 300 civarında olacak diye düşünülüyor. Alımlar başlayınca biraz daha artabilir.

Devam edecek mi wellness oteller?
Düşünüyoruz ama şu an ‘yatırımına başlıyoruz’ dediğimiz yer yok. Hem şehir otelciliği hem de wellness olarak projelerimiz var.

Gürallar Grubu’nun girmek istediği farklı alanlar var mı?
Güral Sapanca, Nafi Güral yatırımı, tüm Güral Grubu olarak yapmadık. Nafi Güral ailesi olarak da bu alanda ilerlemek istiyoruz. Bunun dışında tabii ki yeni sektörler var araştırdığımız ama planlanmış yok. Porselen emek yoğun ve geleceği çok da belli olmayan bir sektör. Almanya porselenin başkentiydi, eskiden 300 porselen fabrikası varken şimdi 5 tane kaldı. Türkiye’nin sonu da böyle olacak gibi görünüyor. Bu yüzden farklı alanlara geçmeyi planlıyoruz.

Yönetici olarak kendinizi nasıl buluyorsunuz?
Çok zorlayan, sert bir yönetici değilim. Ama verdiğim işi zamanında isterim, iyi takip edilmesini beklerim. İyi anlaşılabilen bir yönetici olduğumu düşünüyorum.

Kendinizi eleştirirseniz...
Ailem beni en çok ‘fazla iyi niyetli olmak’la eleştirir, bunu iş hayatında da yapıyorum bazen.

İş-ev-çocuk, üçü bir arada nasıl ilerliyor? Aksayan bir taraf vardır sanırım...
Bora, 2 yaşında ve her şeyin farkında, gitmemi istemediğini çok net söylüyor. Geçenlerde üç günlük seyahatim oldu dönüşte küstü bana. O zaman vicdan azabından ölüyorsunuz. Süper anne, süper kadın olmaya çalışıyoruz ama mutlaka aksayan taraflar oluyor. Hepsini süper yapmanız mümkün değil.

insankaynaklari.com

Yerleşim : Belçika / Limburg  |  Meslek : İthalat / İhracat
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

1.02 saniye.
11:06:17, 4 Mayıs 2024, Cumartesi

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım