Harvard Üniversitesi’nden Prof. Michael Porter’ın ekibi liderliğinde ve Türk özel sektörünün desteğiyle, 1999’da bir proje başlatıldı. Projeye, zaman içinde çeşitli devlet kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının da dahil olmasıyla, oldukça geniş bir platform oluştu. Platforma "Türkiye’nin Rekabet Avantajı" anlamına gelen Competitive Advantage of Turkey (CAT) adı verildi. CAT, rekabet potansiyeli olan sektörler üzerinde çalıştı. 2004’te ise platform derneğe dönüşerek, Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu (URAK) kuruldu. Kurumun projelerinden biri olan İllerarası Rekabetçilik Araştırması’nın, 2007-2008 ilk yıl sonuçları ise 2008 Aralık ayında açıklandı.
URAK’ın başkanı Ali Y. Koç, İllerarası Rekabetçilik Araştırması’nın, kuruluştan bu yana gerçekleştirdikleri en önemli projelerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Koç, araştırmanın, illerin zaman içinde rekabetçilik açısından nasıl yol aldıklarını, hangi yönleriyle zayıf kaldıklarını veya hangi alanlarda güçlendiklerini ortaya çıkaracağını söylüyor.
Türkiye’nin İllerarası Rekabetçilik Endeksi’ni başlattınız. Neden böyle bir araştırmaya ihtiyaç duyuldu?Bireylerin ve şirketlerin başarıya, ülkelerin ulusal ve uluslararası düzeyde daha yüksek seviyede refaha ulaşmaları için, dünyanın en rekabetçi ekonomileriyle yarış edebiliyor olmaları gerek. 21’inci yüzyılın başından itibaren, dünya tarihinde ilk defa, kentlerde yaşayan nüfus, kırsal kesimde yaşayan nüfusu geçti. Dolayısıyla kentler artık ekonomik katma değerin yaratıldığı merkezler haline geldi. Üretimin önemli bir kısmı şehirlerde gerçekleşiyor ve şehirlerin nüfusu her geçen gün artıyor. Türkiye’de de nüfusun büyük bir bölümü şehirlerde yaşıyor. Bu, dünyanın gelişmiş ülkeleri kadar, gelişmekte olan ülkeleri için de geçerli. Bir anlamda şehirler, ülkelerin rekabet gücünü belirleyen ana unsurlar olarak nitelendirilebilir. Şehirlerin ekonomik ve demografik olarak ağırlıklarının artması, onların performanslarını araştırmak ve rekabet güçlerini ortaya koymak adına, giderek daha önem kazanıyor. Bizde URAK olarak, bu çalışmayı şehirlerin rekabetçilik gücünü ortaya çıkarmak amacıyla gerçekleştirdik.
URAK nasıl bir sivil toplum örgütü?URAK, hızlı ve sürdürülebilir ekonomik büyüme yolunda, daha rekabetçi bir Türkiye için sektörel ve bölgesel rekabet stratejilerinin hazırlanması ve bu stratejilerin hayata geçirilmesi amacıyla faaliyet gösteriyor. Bugüne kadar, yürüttüğü akademik ve pratik çalışmalarla, pek çok sektörün rekabet stratejisinin oluşturulmasına ışık tutan bir sivil toplum örgütü olarak hizmet verdi. Başta kümelenme (cluster) modeli olmak üzere, ülkenin rekabet gücünü artıracak yöntem ve öneriler geliştirdi. Yürüttüğümüz kapsamlı ve periyodik araştırmaların sonuçlarını, sektör yetkilileri, kamuoyu ve kamu otoriteleriyle paylaştık. İllerarası Rekabetçilik Endeksi ise, bizim kuruluşumuzdan bu yana gerçekleştirdiğimiz en önemli projelerden biri.
Bu projenin benzerlerinden nasıl bir farkı var?İllerarası Rekabetçilik Endeksi 2007-2008 araştırması, Türkiye’de daha önce yapılan benzer çalışmalardan yöntem, kapsam ve periyodik olarak ele alınması açısından farklılık gösteriyor. Bu çalışma, her yıl aynı dönemde tekrarlanacak ve bir anlamda, yıldan yıla il bazındaki gelişmeleri ortaya koyacak. İllerin zaman içinde rekabetçilik açısından nasıl yol aldıklarını, hangi yönleriyle zayıf kaldıklarını veya hangi alanlarda güçlendiklerini ortaya çıkaracak.
Çalışmada, beşeri sermaye ve yaşam kalitesi, markalaşma becerisi ve yenilikçilik, ticaret becerisi ve üretim potansiyeli, erişilebilirlik olmak üzere, 4 ana değişken var. Bu 4 ana değişkene ait 39 alt değişken bulunuyor. Her il, bu değişkenlere göre analiz edildikten sonra belirli bir puan elde ediyor.
Yaşanan küresel kriz, Türkiye’nin rekabet gücüne, özellikle sektör bazında, nasıl bir etki yaptı?Küresel kriz bütün dünyayı ciddi anlamda etkiliyor, gelişmiş ekonomilerin hemen hepsi resesyona girdi. Bu durumun 2009’da da devam edeceği söyleniyor. Bizim en büyük ihracat pazarımız olan AB ülkelerindeki pazar daralması, ihracatımızda önemli bir düşmeye yol açacak. Bu da sonuç itibarıyla ülke ekonomisinde küçülmeye neden olacak.
Geçmiş krizlere göre, ekonomimizin daha sağlam ve rekabetçi olduğu doğru. Ancak yaşanan mevcut kriz, diğer krizlerden çok daha büyük. URAK olarak bizim düşüncemiz, krizler geçici, rekabet gücü kalıcıdır. Dolayısıyla Türkiye’nin rekabet gücü arttıkça, krizlerden daha az etkilenecek.
Sizi araştırmadan çıkan hangi sonuçlar şaşırttı?Bu çalışma, beklediğimiz sonuçları teyit etmekle beraber, birçok ilginç ve sürpriz sıralama da ortaya çıkardı. Ankara, Türkiye’nin en yüksek rekabet gücüne sahip kenti olan İstanbul’u, beşeri sermaye ve yaşam kalitesinde geride bıraktı. Konya ve Kayseri, markalaşma becerisi ve yenilikçilikte 4’üncü ve 5’inci sırayı paylaşarak, İzmir’in önüne geçti.
Örneğin Batman’ın rekabetçilik sıralamasında 49’uncu sırada olması da bizi şaşırtan bir sonuçtu. Ama bunun ardındaki nedenlere baktığımızda, yerel yöneticilerin, bu tür başarıları üretebilmelerinin mümkün olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda liderliğin ve yönetme kabiliyetinin de değerini çok daha iyi anlıyoruz.
Krizler Geçici, Rekabet Gücü Kalıcıdır
Ali KOÇ
Koç Holding Kurumsal İletişim ve Bilgi Grubu Başkanı
capital.com.tr