Biz Artık Devler Liginde Oynamak İstiyoruz - Koniks.com

Biz Artık Devler Liginde Oynamak İstiyoruz

Babası California Üniversitesi’nde burs kazanıp, ailenin yolu Amerika’ya düştüğünde, yalnızca 7 yaşındaydı. Türkçeyi unutup İngilizce öğrendi. Ama macera kısa sürdü, 1,5 yıl sonra aile tekrar Türkiye’ye geri döndü. O 15 yaşına geldiğinde, sürekli daha iyi işler arayan, heyecanla yeniliklerin peşinde koşan babası, bir kez daha Amerika’nın yolunu tutmaya karar vermişti. Ancak bu kez, geri dönüş uzun sürecekti: 30 yıl! Bir İngilizce bir Türkçe öğrenmek ve konuşmak, zor olsa da, belki de genlerinde taşıdığı heyecan, yolunu elektroniğe ve bilime yöneltti. Berkeley Üniversitesi’nde, elektronik ve bilgisayar mühendisliği okudu. Derken yıllar birbirini kovaladı, Amerika’da birçok önemli teknoloji şirketinde hızla yükseldi, önemli başarılara imza attı. Ama onun aklı Türkiye’deydi. Her zaman ülkesinde küresel bir şirket kurmanın hayalini kuruyordu. Bir gün Amerika’daki evinin balkonunda otururken karar verdi. Türkiye’ye dönecek, kablosuz ses ve veri iletişiminde Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA) bölgesinin ihtiyaçlarına cevap veren, pazarın lideri, uluslararası bir teknoloji markası yaratacaktı.

Yukarıdaki satırlar ses, görüntü ve veri iletişiminde AirTies’ın kurucusu Bülent Çelebi’nin 5 yıl önce Türkiye’ye yeni bir hayata başlayıncaya kadar geçen sürede hayatının kısa bir özeti. Amerika’da teknolojiyi yöneten ilk 10 kişi listesine girmeyi başaran Çelebi, önemli bir ekonomik geliri ve parlak bir geleceği bir tarafa ko****, hayallerinin peşinden, Türkiye’ye döndü. AirTies, 5 yıllık kısa tarihine, pek çok ilki sığdırıp pazar liderliğine ve kendi markasıyla teknoloji ihracatına uzanan bir başarı hikayesi yarattı. Gerçekleştirdiği başka bir ilk ise “tersine beyin göçü”ydü. Bugüne kadar ABD’nin Silikon vadisinde çalışan tam 18 Türk mühendisi, AirTies’da çalışmak için Türkiye’ye geri döndü. Bu listeye yeni isimler eklenmeye devam ediyor…

AirTies şu anda Yunanistan, Rusya ve Kazakistan pazarlarında büyümesini sürdürüyor. Hedefi ise önümüzdeki 5 yıl içerisinde Ortadoğu, Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika’yı kapsayan EMEA bölgesinde liderlik.

Çelebi ile hayatını, AirTies’ın öyküsünü ve yeni hedeflerini konuştuk.

KF: Amerika’daki kariyerinizde önemli bir yol almışsınız… Konuya öncelikle buradan başlayalım…
Evet. İlk olarak, Process Control Equipment Co.’da çalışmaya başladım. Daha sonra, National Semiconductor adlı şirketten Asya pazarının yönetimi ile ilgili bir teklif aldım ve Hong Kong’a gittim. Burada, 3 yıl içerisinde satışları 100 milyon dolardan 300 milyon dolara çıkardık. Bu sırada Mandarin, Malezya ve Hindistan gibi çok farklı ülkelerde, farklı kültürlerle iş yapmayı öğrendim. Eğer iş hayatında başarılı olmak istiyorsanız, esnek bir yapıda olmalı, farklı hayat felsefelerine, değerlerine adapte olabilmelisiniz, Dünya büyük bir küresel köy haline geldi. Bu açıdan bakıldığında, benim için çok önemli bir tecrübeydi. Daha sonra Amerika’da çeşitli şirketlere finansman sağlayan risk sermayesi (venture capital) şirketlerinin ortak oldugu Scenix isimli bir şirket için ortaklık ve CEO’luk teklifi aldım. Cisco ve Dell’in de ortak olduğu Scenix’in ismini Ubicom olarak değiştirip, köklü yapısal reformlar gerçekleştirdik. O dönemde şirketin 15 milyon dolarlık çip satmasını sağladık.

KF: Çoğu insan Amerika gibi bir ülkede üst düzey yönetici olma hayali kurarken siz böyle bir pozisyonu bırakıp Türkiye’de girişimci olmaya karar verdiniz. Neden?
Amerika’da çalıştığım dönemde, Silikon Vadisi’nde 2000’li yıllara kadar çok keyifli bir çalışma ortamı vardı. Sürekli yeni teknolojilerin geliştirildiği, herkesin fikirlerinin değerlendirildiği bir yerdi. Fakat daha sonra, yaşanan krizle birlikte Silikon Vadisi’nin de tadı kaçtı. Bu dönemde bir yandan profesyonel işimi sürdürürken, diğer yandan benzer bir modelin Türkiye’yi merkez alarak uygulanıp uygulanamayacağını düşünüyordum. Bunun için döndüm. AirTies’ı kurarken, profesyonel iş hayatında eksikliğini gördüğüm organizasyon yapısı ve iş modelini hayata geçirdim.

KF: Bu fikir bir anda mı ortaya çıktı?
Türkiye’ye dönmek ve bir gün kendi işimi kurmak, her zaman hayalimdi. Derken, bir gün California’da evimin balkonunda otururken, küresel bir şirketin nasıl yaratılabileceğini düşünmeye başladım. Mühendislik altyapımın üzerine, farklı kültürler ve pazarlar, farklı tüketici beklentileri vb. hakkındaki tecrübelerim, görüşlerim eklenmişti. EMEA bölgesinde gelişen internet ihtiyaçlarını iyi biliyor ve tanıyordum. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda, kuracağım şirketin merkezi, ülkemde, Türkiye’de, İstanbul’da olacaktı. İş planımı yaptım ve ani bir kararla, Türkiye’ye döndüm. Bugün itibariyle o zaman yazılmış olan planın tamamı hayata geçti. Artık yeni planlarımızı hayata geçirmek için kollarımızı sıvadık.

KF: Pişmanlık duyduğunuz ya da ‘keşke Amerika’da kalsaydım’ dediğiniz oluyor mu?
Hayır. Dediğim gibi, bu hep hayalimdi. Profesyonel iş hayatımda çok şey öğrendim. Ama doğrusunu isterseniz, yöneticilik yaptığım zamanlarda çalışanları da parayı da yönetmek daha kolaydı. İtiraf edeyim, yurtdışında yöneticiliğe devam etseydim, hisselerim hala elimde olsaydı; bugünkünden çok daha fazla bir servetim olurdu… Ancak bu durum, kesinlikle bugünkü durumdan şikayetçi olduğum anlamına gelmiyor. Bugün AirTies’ın Türkiye piyasasındaki başarısından çok memnunum ve aynı başarıyı yurtdışında da yakalayacağımızı umuyorum. AirTies’da kurduğumuz iş modeli ile Türkiye’de çok büyük başarılara imza attık ve daha yapılacak çok iş var.

KF: Evet, şirketiniz 5 yılda hayli hızlı bir yol kat etti. Bu süreçteki performansınızdan memnun musunuz?
Evet, şu anda pazarın lideriyiz ve kendi markamızla teknoloji ihracatı yapıyoruz. Türkiye’de uzun bir dönem boyunca, “teknoloji üretmek, bu alanında bir dünya marka yaratmak ve ihracat yapmak” hepimize heyecan veren bir tartışma konusu olmuştur. Aslına bakacak olursanız, bizim asıl hedefimiz tam olarak buydu. Şimdi bununla ilgili yeni adımlarımızı atıyoruz.

KF: Bir başka dikkat çeken nokta bugüne kadar pazarlama ve reklam çalışmalarına ağırlık vermemiş olmanız… Teknoloji gibi hareketli ve rekabetin yoğun olduğu bir pazarda, bu başarıyı nasıl yakaladınız?
Başarımızda en önemli etken, pazarın ihtiyaçlarını görerek çözüm üretmekti. Tüketicilerin beklentilerini, ihtiyaçlarını izleyerek, doğrudan çözüm üreten bir Ar-Ge departmanı yarattık. Bu yaklaşım, tüketici tarafından hızlı fark edildi ve AirTies’ı pazarda aranılan, tercih edilen bir marka haline getirdi. AirTies modemlerin kurulum CD’sinin sesli ve Türkçe olması, her aşamayı 3 boyutlu olarak göstermesi, 7/24 hizmet veren çağrı merkezimiz vb. uygulamalar, teknolojiyi her tüketici için anlaşılır hale getirdi. Sanırım en büyük farkı burada yarattık…

Bunun yanında, Türk Telekom ve TTNet’in tercih ettiği modem üreticisi olarak da tüketicilere ulaştık. Doğan Telekom, Tellcom, NetOne, KoçNet gibi operatörlerle de çalışmalarımız hayata geçti ve devam ediyor. Şu aşamada Türkiye’de hizmet veren büyük operatörlerin tümüyle işbirliğimiz mevcut. Yeni ürün geliştirirken, Türkiye’deki operatörler için “ilk sıradaki iş ortağı haline geldik..Dolayısıyla kuramsal pazarda yarattığımız açılım, tüketici tarafındaki etkimizi güçlendiren bir faktör oldu.

KF: Ar-Ge departmanınız ve Ar-Ge harcamalarınız, bildiğimiz kadarıyla şirket için önemli bir öncelik oluşturuyor. Silikon Vadisi’ndeki Türk mühendisleri de ülkelerine geri çağırarak AirTies’ta görev almalarını sağladınız. Neden?
Ar-Ge bizim için çok önemli. Bu kadar önem arz eden bir departmanın ekibini de özenle seçmek gerekiyor. Şu anda toplam çalışanlarımızın yaklaşık yüzde 30’u A-­Ge departmanında görev yapıyor. Şirket bünyesindeki 52 mühendis, AirTies için teknoloji üretiyor. Ciromuzun yüzde 5’ini Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Bu oran yalnızca Türkiye değil, dünya ortalamasının da üzerinde. Ve evet, dediğiniz gibi, kuruluşumuzdan itibaren, 3 yıl içerisinde, Silikon Vadisi’nde önemli başarılara imza atmış 18 Türk Ar-Ge mühendisini Türkiye’ye getirerek “tersine beyin göçünü” başlattık. Biz gerek Türkiye, gerekse dünyaya yayılmış değerli Türk mühendislerinin, “ülkeleri için çalışmaları” konusunda, önemli adreslerden biri olmayı hedefliyoruz.

KF: Önümüzdeki döneme ilişkin planlarınız neler?
Kuruluşumuzdan itibaren, her yıl yüzde 100 seviyelerinde büyüdük. Şimdi yurtdışı çalışmalarımızı da başlatmış durumdayız. Hedefimiz 5 yıl içerisinde EMEA bölgesinin li­derliğine ulaşmak. Bu konuda ilk adımları attık, Yunanis­tan’daki ofisimizi açtık, yeni ofisler konusundaki çalışmalarımız hızla devam ediyor. Ses, görüntü ve veri aktarım teknolojinde dünya markası olma hedefi ile hareket ediyoruz ve bu konudaki olumlu geri dönüşleri de almaya başladık. Bir başka açılımımız Almanya’da gerçekleşti. Ürünlerimiz sayesinde, özellikle Almanya’da devletin uyguladığı yerel ağ paylaşımı sayesinde, oradaki Türk vatandaşlarımız, Türkiye’de bulunan yakınlarıyla çok uygun fiyata telefon görüşmesi yapabiliyor. Rusya pazarında IPTV konusunda açılımımız var. Yakın plandaki hedef ve projelerimize gelince… IPTV alıcı sistemlerine odaklandık. Bu alanda geliştirdiğimiz teknoloji şimdiden dünyada birden fazla ilke imza attı. Bu konudaki ilk adımımızı da biraz önce söylediğim gibi, Rusya pazarına girerek atmış durumdayız. Hedefimiz, bir evin içindeki tüm elektronik cihazların tamamının, kablosuz olarak internete ve birbirine bağlanmasını ve birbirleri ile kolayca veri alışverişi yapabilmelerini sağlamak.

KF: Bu arada AirTies’ın kurumsal kimliğini de yenilediniz. Neden? Söylediğim gibi, AirTies ailesinin tek bir amacı var: “bir dünya markası yaratmak”. Hep bu hedefle hareket ettik, planladık, ilerledik, engelleri aştık. Şimdi; artık dünyaya açılıyoruz. AirTies dünyada bilinen bir marka haline geliyor. Bu aşamada teknolojimizin yanı sıra, bizi biz yapan tüm unsurları yansıtacak ve en doğru şekilde ifade edecek bir kimlik değişimine girdik. Çünkü AirTies’ın geliştirdiği teknolojiler, yalnızca internet bağlantısı sağlamıyor. Kullanıcılarına tüm yaşam alanlarında özgürlük, kolaylık, eğlence ve dinamizm sunan, kablosuz yaşam alanları yaratıyor.

KF: Yeni logo ve marka kimliği ile birlikte AirTies’ta neler değişti?
Aslına bakılırsa hem çok şey, hem hiçbir şey diyebiliriz. Bir yandan baktığımızda logomuz, kimliğimiz, teknolojimiz, ürünlerimizin sunumlarına kadar tüm görünümümüz hatta ofisimiz/adresimiz bile değişti. Bunlar; marka için çok büyük ve kökten değişimler. Ancak diğer yandan bakıldığında AirTies’ın ilkelerinde, değerlerinde veya hedeflerinde herhangi bir değişim söz konusu değil. İlk gün ne diyorsak, bugün de aynı şeyleri söylüyoruz. Aynı hizmet ve ürün kalitesi ile yolumuza devam ediyoruz. AirTies’ı bu noktaya taşıyan da zaten bu kararlılığı ve hedefine ulaşmak için gösterdiği istikrar oldu. Bizim attığımız ilk adımda hedefimiz, kullanıcılarımıza kablosuz bir yaşamın özgürlüğünü tattırmaktı. Şimdi bunu gerçekleştirdik. Tabii ki bu süreç 9 günde ya da 9 ayda olmuyor. Bu değişimin ayak sesleri AirTies’da ilk günden duyuluyordu. Biz artık devler liginde oynamak istiyoruz.

KF: Endüstriyel tasarım alanında nasıl çalıştınız? Yeni ürün tasarımları hangi ihtiyaçlar göz önüne alınarak tasarlandı?
Ürün tasarımlarımızda önceliğimiz kullanıcılarımız oldu. Kullanım alanlarını ve müşterilerimizden gelen dönüşleri değerlendirdik. AirTies ekibi, kullanıcıların çağrı merkezi, onarım merkezi ve web sitesi üzerinden gelen her türlü talebi değerlendiriyor. Büyük kullanıcı kitlelerine hitap eden her şey, mutlaka dikkate alınıyor. Kullanıcılarımızdan ürünlerin tasarımları ile ilgili geri dönüşler aldık. Bu değişikte onların payı büyüktür. Bu nedenle de şıklığı ve estetik duruşu ön plana çıkardık.

kobifinans.com.tr