Çin’i Bir De Benden Dinler Misiniz ? - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Çin’i Bir De Benden Dinler Misiniz ?


umut sengul
Üye

Toplam 2356 yazı
22/08/2009 :  00:55:41   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Çılgınca bir projeydi. Yıl 1981, Çin’de Türk ihraç ürünlerini tanıtacak fuar açacağız ve bu bizim ilk yurtdışı fuar yapma deneyimimiz olacak. Osmanlı’dan bu yana böyle bir şeyi bırakın yapacak, düşünen de olmamıştı.

O zaman Kızıl Çin denirdi. Uçak Pekin’e indiğinde güzel bir yaz günü. Yol boyunca parklarda, ağaçların karşısında gölge boksu yapan kadınlar, erkekler, kafes içindeki kuşunu soluklansın, öbür kafesteki kuşlarla arkadaşlık yapsın diye parka çıkaranlar, bisikleti üstünde buzdolabı taşıyanlar. Bizdeki köfte ekmek benzeri ördek ekmek satanlar, üzerinde "0,1" kuruş yazan dört santim boyunda dünyanın en küçük kâğıt parası ile binilen troleybüsler. "O da ne?" demeyin. Tramvayın otobüs gibi olanı. 1950’li yıllarda Ankara’da da vardı. Ayrı bir dünya, çok farklı bir yere gelmiştim. Bu çılgın fikri aklımıza sokan sevgili dostum, bugünün Tiflis Büyükelçisi Ertan Tezgör. O zaman Pekin’de ikinci kâtip. Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda hâlâ görevi başında olan iyi insan, arkadaşım Avni Özcan Ticaret Müşaviri, Dışişleri’nin çok saygın diplomatı rahmetli Necdet Tezel büyükelçiydi. Ertan sormuştu, madem fuarcıydık Pekin’de fuar yapamaz mıydık? Deli dönemimiz neden yapmayalım. Konuyu rahmetli Sakıp Bey’e (Sabancı) anlattığımızda kendi güzel üslubu ile "Yaa gardaşım, biz daha burnumuzun dibindeki Arap’ı halledememişken bu Çin de nerden çıktı" diye itiraz etmişti. Ama Körfez Savaşı’nda sentetik elyaf üretiminin tüm riskini Çin güvenceye almıştı. Bu yazıda fuarı anlatmayacağım, derdim Çin’i anlamada yardımcı olmak. Sadece eski halini bilmiyorum, arada gittim, en son 2004 yılında da oradaydım. 1981-2004 arası gelişmeye tanık oldum. Bugün Çin’le ticaret yapanların çok büyük kısmı sanırım o tarihte ilk veya orta okul talebesiydi.

Koca Pekin Şehrinde İki Otel
En kısa yol İsviçre Hava Yolları ile Atina üzerinden Pekin. Pekin’de Mao’nun son etkileri. Kıyafetler; askerler yeşil, kocaman kırmızı yıldızlı bir şapka, siviller, kadın olsun, erkek olsun gri pantalon, ceket. Ceketler boğazdan sımsıkı yakalı ve kapalı. Serçe parmağına bir iple yaklaşık yüz gramlık bir et parçası asmış bir Çinli yolda gururla gösteriyor etini. Diğerleri kıskanarak bakıyorlar. Yeraltında, yer üstünde, su altında, gökte ne var ise yeniyor. Akrebi nasıl istersiniz; ızgara ya da yağda kızarmış, keyfinize bağlı. Karşılıklı sıcak su ikram ediliyor normal dostluklarda. Çay yasemin çayı, pahalı. Her yer sarmısak kokuyor. Sağlık için çok yararlı. Otelde gömlekleri yıkıyorlar ama ütülemiyorlar. Herkes eşit, kendin yapacaksın. Yıkanmış gömlek yanında bir ütü ile odaya bırakılıyor. Koridorda ütü yapılabilir bir sert masa var. Koca Pekin şehrinde iki otel. Biri çok şık Pekin Oteli. Tüm diplomasi orada bekliyor. Bir gün bu Çin dünyaya açılacak. Ve bir de bizim kaldığımız Yang Jıng Oteli. Tercümanım sevgili Huan, Endonezyalı kırk yaşlarında bir Çinli hanım. Mao aşkına, Endonezya’dan Çin’e kaçak girmiş. Bugün Mao’nun anıtmezarı neredeyse yirmi dört saat açık. Ama o zaman farklıydı. Haftada bir gün sadece perşembe günleri, sekiz ile on iki saatleri arası girilebiliyor. Müthiş bir izdiham ve düzen var. Huan Pekin Üniversitesi’nde Türkoloji okumuş, evli iki çocuğu var. Türkçeyi "Size somut bir öneri getirebilir miyim" gibi çok düzgün cümlelerle konuşuyor. İnançlı bir Maocu.

"Bizde İşler Yavaş Yürür, Yeter ki Durmasın"
Yolda aynı arabaya bağlı, bir eşek, bir at ve bir inek gördüğümde "Huan" demiştim, "bu arabacı ile konuşmalıyız." Saman yüklü bir araba, iki tekerlekli, samanların üzerinden resimlerden çıkmış gibi üçgen şapkalı, saçları örülü, yaşlı ama yaşı pek belli olmayan bir Çinli oturuyor ve inanılmaz yavaş bir tempoda yol alıyorlar. Dost olduk. Sordum, "Neden üç farklı hayvan bir arada?" Cevabı çok netti: "Üçü de acıkıyor, üçü de yiyor, çalışmaları gerek." "Peki" dedim "nasıl uyum sağlıyorlar?" "İnek en yavaşı" dedi, "ötekiler ona uyum sağlıyor." Bendeki merak bitmiyor. "Bu yavaşlıkta nasıl gidebileceksiniz?" dedim. Cevap çok etkileyiciydi: "Bizde işler yavaş yürür, yeter ki durmasın." Çin’den öğrenebileceğim çok şey vardı. Wang Yao Ting ile tanışmam böyle bir ortamda oldu. Çin Dış Ticareti Geliştirme Konseyi Başkanı 70’li yaşlarında bir bilge adam. O da bir ders vermişti, "genç dostum", demişti "kedinin siyah veya beyaz olması çok önemli değil, yeter ki fareyi tutsun." Epey bir macera ile 1982 aralık ayında fuarı hazırladık, ayrı bir yazıda bir başka sefere anlatırım keyifli serüvenimizi. Fuar açılış akşamı, o muhteşem Pekin Oteli’nde bir resepsiyon verdik. Pekin’deki tüm diplomatlar davetli, çözemedikleri çok önemli bir şey var: Türklerin Çin’de işleri ne, ne yapmak istiyorlar?

"125 Yıl Sonra Sana Bir Evlik Arsa Vereceğim"
Wang Yao Ting’in Dış Ticareti Geliştirme Konseyi Başkanı olmasının ötesinde çok önemsediği bir sıfatı daha var. Pekin’in üçüncü büyük içicisi. Evet yanlış okumadınız içici, bizim yeni rakıyı yanında su niyetine içebileceğiniz bir pirinç rakısı var. Adı "maotai", içmeyene anlatmak çok zor, yağlı ve 70 dereceden fazla alkollü. Küçük kadehlerde bir dikişte içiliyor. Üçüncü içicinin ölçüsü 18 kadeh. Türkçesi, 18 kadeh içip bozulmuyor. Ben yedinci kadehten sonra çok iyi hatırlıyorum, dostluğa sığınarak Pekin’de bir evlik toprak istedim. "Genç dostum", dedi, bugün 64 yaşında olduğuma göre 26 yıl önce bir hayli genç idim, "biliyorsun, bizde özel mülkiyet yok ama biraz sabırlı ol 125 yıllık bir plan yaptık, yakında başlıyoruz, amacımız sanayii geliştirmek ve her dört kişilik Çinli aileye (ailenin tarifi, anne-baba, bir çocuk ve ailenin bir yaşlısıydı) insanca yaşayabilecekleri bir ev vermek. Söz veriyorum sana da o zaman bir evlik arsa vereceğim."

Yedinci kadehte emin olamamıştım. Yanlış duydum diye yineledim. 125 yıl mı? Evet, 125 yıllık bir kalkınma ve konut edinme planı. "Plan" dedim, "beş yıllık olur, on yıllık olur, hadi biraz da laf olsun diye 15 yıllık olsun." Gülümsedi, kadehini kaldırdı. Sonra dört kez daha gittim Çin’e, en son 2004 yazında, hep Wang Yao Ting’i hatırladım.

Son yirmi beş senesini muazzam bir kalkınma ile geçiren, bugün bir milyar üç yüz milyon nüfusuna iş yaratmak için mucizeler yaratan, hiç kimse ile kavga etme niyeti olmayan yılda 650 milyar dolardan fazla ithalat yapan Çin’in örnek alabileceğimiz tarafları yok mu? 125 yıllık planın ilk 25 yılında muhteşem bir gelişme yaşanmıştı. Daha yüzyıl vardı. Asrın sonunda kim bilir neler olacak.

Kaynak: Referans Gazetesi





Yerleşim : Belçika / Limburg  |  Meslek : İthalat / İhracat

 UYARI: Sitede yer alan ilanların doğruluğundan ilan sahibi sorumludur. Tanımadığınız kişilerle ticaret yapmayınız, yapıyorsanız dikkatli olunuz, tedbiri elden bırakmayınız, denemeden görmeden almayınız, alışveriş yöntemi olarak garanti yöntemler seçiniz. Hiçbir zaman kesinlikle birilerine para yada mal göndermeyiniz veya hesabına para aktarmayınız!
Detaylı bilgiler ve sorumluluklar için kullanım şartlarını okuyunuz.

  • İlanın kalitesi ve ilan sahibinin yaptığı önceki alışverişler için ilan sahiplerine referans sorabilirsiniz.
  • mould
    Üye

    Toplam 173 yazı
    31/08/2009 :  03:27:52  Alıntı
    Planları olanlar ve bu planları uygulayanlar ile planları olmayanlar yada olupta uygulamayanlar için 2 farklı örnek Türkiye ve Çin. Türkiyede siyasetin ve bürokrasiyi her türlü üretim fikrine yaklaştırmak mümkün değil. Atatürk öldüğünde malesef Türkiyedeki yenilikçilikte ölmüş oldu.
    1998- 2001 yılları arasında elimde Türkiyeyi bugün Çinin yaptığı ve uyguladığı planları içeren bir projeyle tüm resmi ve devlet kapılarını dolaştım. 5 Yıllık bir projeydi.
    ve 5.yıl sonunda şu anki Çinin yaptığı gelişimi kişi sayısına endeksli olarak başarıyorduk. İş yapmak isteyenin , işini yapabileceği bir altyapı sistemiydi. Bunu bakanlar dahil pekçok kişi ile paylaştım. Sonunda edindiğim sonuç şu:
    Kimse Türkiyede birilerinin İzni olmadan iş yapamaz. Bunu Türkiyenin ilk uçak fabrikasını açıp, daha sonra sadece devletin engelleri sonucu batarak varını yoğunu kaybeden, bir ilimizin en varlıklı ailesinin tek çocuğu iken bu hayali yüzünden herşeyini kaybeden, bildiklerini anlatmama karşılığında devlet tarafından bir maaşa bağlanan bir tanıdığımdan aldığım bilgiler ve feyz ile anladım.
    Türkiyenin ileri gitmesi kimin umrunda . Tepede bir rant oluşturma ve paylaşma kavgası varki. Komik ama Sadece istanbulda yılda 5 milyar USD lik bar rant yaratılıyor ve yeniyor. Tüm ülkede bu rakam 45 milyar USD.
    Devlet üretimde ve üreticilikle alakalı herşeyin karşısında. Anlamak mümkün değil.
    Herhangi bir iş yapmaya kalkın bakalım. Ufakta olsa görürsünüz. Maliyesiydi, belediyesiydi, izniydi, aidatlardı, harçlardı diye devlete bir soyulursunuz. sonra paranız bitmedi işi açtınız diyelim, örneğin % 5 ile mal satan bir toptancısınız yada %45-50 lerde marj ile perakendeye çalışıyorsunuz. Ödeyeceğiniz katma değer ve muhtasarı hesaba katmalısınız. Gene çok çalışıp kazandığınızı varsayalım. Ödeyeceğiniz %22 veya %33 gelir verginiz var.
    İşi açarken devlet karşınızda zaten. Hiçbir katkısı olmadığı halde bürokrasi yoluyla paranızı emer. Kazandıysanız vergilerle emmeye devam eder.
    Ben üst düzey bir yöneticiyim. Yıllarca çeşitli işler yaptım. Herkesce takdir edildim. Çalışkanlığımla her işin üstesinden geldim. Size kısaca sonucu söyleyeyimmi.
    Gelirinizin % 35 i devlete %25 i kiralamalara %20 si personele % 10 u genel giderlere gider . Eğer işin içinde üçkağıt yoksa % 10 dan fazla kazanamazsınız.
    Bende iş yapmayı bıraktım bir holdinge hizmet etmeye başladım.
    Kısaca Türkiyede ağız tadıyla iş yapamazsınız. Hele üretim hiç. Ama devleti soymakla ilgili planlarınız varsa ve planlarınızı uygulayabilecek çevreniz varsa o zaman kısa zamanda köşeyi dönersiniz. Ama o zamanda şuna dikkat edin. Devletteki çevreniz siyasilerdense onlar gittiğinde elinizdeki herşeyi paraya çevirin ve işi bırakın.
    Daha fazla ayrıntı yada görüş isterseniz bana ulaşabilirsiniz.

    Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Yöneticilik
    akinselcuk
    Editör

    Toplam 5590 yazı
    31/08/2009 :  12:54:12 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
    Alıntı Yapılan Metin:
    Kısaca Türkiyede ağız tadıyla iş yapamazsınız. Hele üretim hiç. Ama devleti soymakla ilgili planlarınız varsa ve planlarınızı uygulayabilecek çevreniz varsa o zaman kısa zamanda köşeyi dönersiniz. Ama o zamanda şuna dikkat edin. Devletteki çevreniz siyasilerdense onlar gittiğinde elinizdeki herşeyi paraya çevirin ve işi bırakın


    İşte Türkiyenin özeti . . . .


    Peki Son 10 yılda bu konuda bir değişim gözlemediniz mi hiç ?

    Üretime girip tamamen resmi olarak kazanç sağlamak hala dediğiniz gibi fakat önü açılan bir şeyler de oldu sanki. Yoksa bizimki tatlı bir kuruntu mu ?
    tamnland.com

    Yerleşim : Türkiye / Türkiye  |  Meslek : Diğer
     

    Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

    Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

    Üye olarak:

    • Yeni yazılar gönderebilir,
    • Varolan yazılara yorum yapabilir,
    • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

    » Hemen üye olmak için tıklayınız.


     

    2.09 saniye.
    08:37:22, 4 Mayıs 2024, Cumartesi

    Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

    Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

    © 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım