Alarko Holding - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Alarko Holding


Lagutax
Üye

Toplam 115 yazı
13/07/2009 :  15:38:25 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


MUTLU EVLİLİĞİN ARDINDAKİ SIR?

ABD’de başarılarını yüksek kar oranları ile ispatlamış şirketlerin uyguladıkları bir yöntemden kısaca bahsedeyim…
Başarılı bir ortaklık için “olmazsa olmaz” bir kural olarak da algılanabilir. Şirketin yönetim kurulu üyeleri hiçbir şekilde eşleri ile birlikte biraraya gelmiyorlar. Her ne şekilde olursa olsun, eşli olarak görüşmüyorlar.

Çünkü, görüştükleri takdirde eşler arasında “Onun otomobiliydi, bunun kürküydü, şu bana iyi davranmadı, o kim oluyor da bana selam vermiyor” gibisine sudan sebeplerle hır çıkacağından, işin sonu kötüye gidebilir.
Onun için kıskançlık ve kapris yarışı başlamaması için orada, katı bir önlem almışlar ve iş ile özel yaşamı tamamıyla birbirinden ayırmışlar.

Alarko Holding’in Yönetim Kurulu Eşbaşkanı Üzeyir Garih’e ABD’de uygulanan bu yöntemden bahsedip, “Bunca yıldır başarılı bir birlikteliği devam ettiriyorsunuz, siz de bu kurala uyuyor musunuz?” diye sordum.
Cevabı “Kesinlikle evet” oldu.
Garih, “Biz yıllardır sevgili ortağımla ailecek görüşmeyiz. Yan yana dahi gelmeyiz. İş başka, özel yaşam başkadır bizim için. Bu konuda çok hassas davrandık yıllarca” dedi.

FARKLI KALABİLMEK

Yıllardır aralarında herhangi bir kırgınlık yaşanmadan, birbirlerini incitmeden başarılı bir evliliğin altına imza atan İshak Alaton’a ortağının bu sözlerini aktarıp “Bu evlilik nasıl oldu da, böylesi olumlu bir netice verebildi?” diye sordum.

Alaton hadisenin matematiksel açılımını yaparak, konuya şöylesi bir açıklama getirdi; “Matematikte bir artı bir eşittir iki bu değişmez. Üç değildir. Bir de değildir. Fakat insan ilişkilerinde sıfır da olabilir. Birinin pozitifi öbürünün negatifiyle sıfırlanır ve hiçbir üretkenlik yaratılamayabilir. Veya tersi olur. İkisi üretken insandır, farklı farklı insandır. Bir artı bir eşittir ikiden fazla olur, üç olur, beş olur, on olur, bin olur, milyon olur.

Biz işte bunu ispat ettik. Bir artı bir eşittir sonsuza dek giden bir üretim anlayışı ortaya koyduk. Hem matematiksel, hem de psikolojik olarak anlatmak mümkündür hadiseyi. Biz iki çok farklı insanız. Bu farklılıklar birini öbüründen daha iyi yapmıyor. Farklı olmanın faydaları, bütün olaylara veya bütün dertlere farklı açılardan bakabiliyorsun demektir. Bunları açık sözlülükle tartıştığınız zaman en elverişli, en akıllı yolu bulmada daha büyük bir sinerji yaratıyorsun. Daha büyük bir başarı şansını elde ediyorsun. Yani herhangi bir olay karşısında, iki farklı çoğu zaman da tamamen ters fikir ortaya koyuyoruz. Bu bir zihinsel jimnastik haline geldi ve herhangi bir olayı tartışırken ters çözümleri de ortaya koyuyoruz.”

TERS ÇÖZÜMLER

Bunun üzerine “Ters çözümlerden” neyi kastettiğini sordum…
Alaton, “Ters çözümlerden kastım, ‘Acaba böyle olursa ne olur?’ sorusunu da ortaya koyup her zaman çözümü bulabiliyoruz” diye açıklayıp şöyle devam etti:
“Bulduğumuz çözüm de mantıklı, akıllı ve karşı tarafı da çoğu zaman tatmin eden çözümler oluyor. Böylece kavgaları, ihtilafları ve davaları önlemiş oluyoruz. Biz zaten felsefi olarak davalardan ve kavgalardan nefret ediyoruz. Hep barıştan yanayız.

Hayat boyu bu 46 yıllık ortaklık boyunca hiçbir zaman birbirimize karşı sesimizi yükseltmedik. Çok dikkatli, çok saygılı davrandık birbirimize ve böylece birbirimizin egosunu hep gözönünde tuttuk. Çünkü insan rahatladığı zaman daha üretken oluyor. Yani kendini tehlikede hisseden bir insanın üretken olması mümkün değil. Kendisini hep tehlikede hissetme, hep komşularına karşı bıçak sırtında veya aktif savunmada hissetme olgusu Türkiye’nin gelişmesine mani oldu.”

Alaton’a bir diğer sorum ise hiç ayrılık noktasına gelip gelmedikleriyle ilgiliydi. Cevabı hiçbir zaman böyle bir şeyi düşünmedikleri yönündeydi. Bunun nedenini de şöyle açıkladı; “Birliktelik bizim bir numaralı kudretimiz, bunu çok iyi anladık. O kadar çok iyi anlıyoruz ki, bizden sonraki genç kuşağın aynı anlayış ve aynı felsefe ile birbirine bağlı olması gereken tedbirleri de aldık.

Hukuksal olarak da tedbir aldık. Yani öyle tedbirler aldık ki, yeni kuşağın yani benim oğlum ve kızım, Üzeyir Bey’in oğlu ve kızı bunların da kendi aralarındaki iskeletin aynen devam etmesi için hukuksal çerçeveye dayalı vakıflar kurduk.”

EMPATİ YAPMAK

İshak Alaton’a göre başarılı bir evliliğin ardındaki en önemli etkenlerden birini, empati yapmak, yani karşındakini kendi yerine koyup, ona göre davranmak gerekir diyor ve sözlerini şöyle açıyor:

“Bir defa bir ortaklık mevzubahis olduğunda hep kendine yontamayacağını bilmen lazım. Masaya otururken karşı tarafın haklarını teslim etmelisin, ortaklığı dengeli, mantıklı, her iki tarafı tatmin edici platforma oturtmak lazım. Böylece daha baştan olumlu bir havada her iki tarafın çıkarlarını gözeten bir anlayış ortaya konmuş olacaktır. Ve bu ortaklık hem uzun vadeli olur, hem de çok faydalı olur. Çünkü sinerjik bir artı değer yaratır. Biz bunu Carrier’le altına imza attığımız ortaklık sürecinde de yaşadık.

Bundan sonra da böyle olacak. Carrier’de beklenenden fazla taviz verdik. Ve onların beklentilerinin üstündeki tavizleri vermeyi baştan uygun bulduk. Fiyatımızı da düşük tuttuk. Çünkü inanıyorduk, bu sinerji, ortaklıkla her iki tarafa büyük bir ivme kazandıracak. Yoksa Carrier’den gelecek para o kadar önemli değildi. Bugün için de, onlar bunu çok iyi anladılar.”

PATRON GÖLGESİ OLMADAN

Daha sonra aynı soruyu Alarko’nun Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu’ya sordum. Yavrucu, “Bizim şirkette karar verilinceye kadar, her olay ayrıntılı bir şekilde tartışılır. Karar verildikten sonra o kararı sonuna dek desteklemek ve paylaşmak esastır” diye konuya bir giriş yaptıktan sonra; sözlerinin devamını şöyle getirdi;

“İshak Bey ve Üzeyir Bey’in bir kişi gibi hareket etmesinin ardında yatan unsur, kararı aldıktan sonra birbirlerini hiçbir şekilde eleştirmemeleri, sonuna kadar alınan kararın arkasında durmalarıdır. Bizim şirketimizde bu çok önemli. ‘Ben dememiş miydim?’ ibaresi bu şirketin kapısından içeri giremez. Ne diyecekseniz deyin. Kararın alınması aşamasına kadar her türlü şeyi söylemekte serbestsiniz. Burada olağanüstü bir özgürlük ortamı var. Onun için diyorum, patronumuz yok bizim. İki tane büyük hissedarımız var. Çalışan arkadaşlarımıza sorun, onların cevabı da aynı yönde olacaktır sanırım. Bir şey daha söyleyeyim.

Üzeyir Bey ile İshak Bey gerçekten kendilerini aşmış insanlar. Mümkün mertebe kendilerini işin dışında tutup işi denetleyen, sorgulayan, izleyen, öngörülerle yapılanlar arasında ciddi bir sapma varsa müdahale edip düzeltilmesi yönünde adımlar atan pozisyondalar. Yoksa patron olarak emir veren, talimat yağdıran değil. ‘Hep benim dediğimi yapın’ şeklinde bir anlayış bu şirkette hiç olmadı. Bu şirkette değil patron, patronun gölgesi bile yoktur.”

ADIM ADIM YÜRÜMEK

Keyifle kurdukları ve bugünlere getirdikleri şirketin başarısının ardındaki sırrı anlatan İshak Alaton ve Üzeyir Garih’in yaşam öyküsü de ilginç satıraralarıyla dolu…
Alaton 1927 İstanbul doğumlu…

8. sınıfa kadar Şişli Terakki’de okumuş. Sonra babası onu Saint Michel’e göndermiş. Varlık Vergisi’nin ağır yükü altında ailesi ezilince, yokluklar, sıkıntılar yüzünden daha fazla okuyamamış.

Babasının İngiltere’den aldığı bir pardesüyü tersyüz edip yıllarca giymek zorunda kalmış. Hem de düğmelerinin ters olmasından utanarak.

Okul yerine ailesinin geçimine katkıda bulunabilmek için Mehmet Kavala’nın şirketinde getir ***ür işlerine bakarak çalışma hayatına atılıyor. Şirketin Volvo ithal ediyor olması, onun yaşamında yeni fırsat kapılarının açılmasına sağlıyor. Bu sayede İsveç Konsolosu ile tanışıp, ondan iş istiyor.

Şans bu ya İsveç’te bir lokomotif fabrikası o günlerde kaynakçı arıyor. Alaton da hemen bu teklife evet diyor.
Ve attığı bu adım onun tüm yaşam akışının değişmesine yol açıyor.

Bu dönem İshak Alaton’un dünya görüşünün, hayata bakışının şekillendiği yıllar oluyor. İnsan haklarına saygılı, gelir dağılımının mükemmel olduğu İsveç’e hayran kalıyor. Sosyal Demokrat Parti’ye üye oluyor. Orada gördüğü yaşam tarzını ve sosyal demokrat felsefeyi Türkiye’ye taşımak istiyor.
Türkiye’ye özlediği sistemi getiremese de bu fikirlerini ödün vermeden savunmaya ve seslendirmeye devam ediyor.

Türkiye’ye döndüğünde henüz 28 yaşındadır Alaton. Öğrenimini yarıda bıraktığı için diploması da yoktur.
İçinde kendi işini kurma ateşi için için yanmaktadır. Bu hayalini gerçekleştirmek için kendisine ortak aramaktadır. Bu sırada Varlık Vergisi mağdurlarından Üzeyir Garih ile
yolları kesişir.

Garih, 1929 İstanbul doğumludur. Babası diş tabibidir. Ailede doktor çok olduğu için kendisini şaka yollu “Fahri tabib” olarak tanımlar. 1951’de İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun olur. O da Varlık Vergisi mağduru bir ailenin çocuğudur.
Alaton ve Garih ikilisi Bankalar Caddesi Vefai Han’da bir göz odada başlarlar işe. Sermayeleri ise sadece bilgi ve deneyimleridir.

Bir de hiç taviz vermedikleri dürüstlükleri vardır.
Demirbaş listesinde kayıtlı olan en değerli malvarlıkları bunlardır.

Sonrasında vermedikleri tavizin, güvenin eseri olarak 46 yıllık bir serüvenin ardından, 6 bin kişinin çalıştığı, Türkiye’nin saygın kuruluşları arasında yer alan Alarko Holding’e ulaşılır.

ALARKO’NUN KÜNYESİ

Alarko 1954’te, Karaköy’de Vefai Han’daki küçük bir yazıhanede kollektif bir şirket olarak kurulur. Sermaye 20.000 TL. Şirket apartman kaloriferleri tesisi ve ısı sanayi müteahhitliği yaparak işe başlar. Sümerbank Malatya Bez Fabrikası ilave dokuma tesisi ve Merkez Bankası Banknot Matbaası’nın klima santrallerinin tamamını yerli malzeme kullanarak gerçekleştirler. Bunları zaman içinde diğerleri izler, hızla gelişir ve büyür.

1963’te 3.500.000 lira sermayeli bir Anonim Şirket haline dönüşen Alarko, Sanayi ve Ticaret AŞ adını alır. 1973’te 65.000.000 lira sermayeli halka açık bir holding haline gelir.

Alarko bugün direkt ve dolaylı olarak iş imkanı sağladığı 6000’I aşkın mühendis, teknisyen, beyaz yakalı personel ve işçisi ile anahtar teslimi komple tesis taahhüdünden turizme, ağır makina sanayinden konut yapımına, su ürünlerinden enerji üretimine kadar uzanan çok geniş bir alanda faaliyetlerini sürdürmektedir.

TÜRK TİPİ EVLİLİK

Türkiye’de şirket evlilikleri neden başarısızlıkla sonuçlanıyor sorusuna, cevap olabilecek birkaç satır…
Aile şirketlerinin dünyadaki ortalama ömrü 25 yıl civarında. Türkiye’de ise şirketlerin yüzde 90’ından fazlası aile şirketi. Yapılan araştırmalar bu şirketlerin yüzde 60’ının yok olduğunu gösteriyor. Yaşayan şirketlerin ancak yüzde 40’ı ikinci kuşağa aktarılanların oranı ise yüzde 8. Türkiye’de yapılan araştırmalar ise aile şirketlerinin ancak yüzde 24’lük kısmının ikinci jenerasyona aktarılabileceğini gösteriyor.

Tabii bu durum sadece bizde böyle değil. Kayıtlı şirketlerin Portekiz’de yüzde 70’I, İngiltere’de yüzde 75’i, İspanya’da yüzde 80’i, İsviçre’de yüzde 90’ı, ABD’de yüzde 96’sı, İtalya’da yüzde 99’u aile şirketi…
Yapılan araştırmalar ABD’de aile şirketlerinin yüzde 40’ının ilk beş yılda yok olduğunu göstermiş. Kalanların yüzde 66’sının ise birinci jenerasyonda ya battığı ya da el değiştirdiği ortaya çıkmış. Ancak geriye kalanların yüzde 17’si, üçüncü kuşağa devam edebilmiş. Yani aile şirketlerinin ancak yüzde 3.4’lük bölümü üçüncü kuşağa geçebilmiş.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Diğer
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

1 saniye.
08:23:10, 19 Mayıs 2024, Pazar

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım