Koniks.com - İş Fikirleri Düşünce Havuzu

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol
 Ana Sayfa
 Forumlar
 İş Dünyası Ve Ekonomi
 İş Dünyası
 Türkiye'de İş Bulamıyorlar Mış Mış Mış!!!!
Not: Yorum gönderebilmek için kayıt olmalısınız.
Kayıt olmak için, buraya tıklayınız. Kayıt ücretsizdir!
 Yorum gönder
Kullanıcı adı:
Şifre:
Biçim:KalınİtalikAltı çiziliÜstü çizili Sola hizalaOrtalaSağa hizala Düz çizgiResim hizalaAlıntı ekleListe ekle
Mesaj İkonları:              
             
 


 
   

YORUM YAZILAN YAZI
mtrgumus 03/08/2007 : 10:41:27
Slm arkadaşlar.
Ben şunu anlamıyorum...
İşsizlik oranı % bilmem ne ...
İş arıyorum ama bulamıyorum.

Ya kardeşim türkiyede nasıl işsiz kalabiliyorsunuz anlayamıyorum.Benim babam 60 yaşına yaklaştı hala çalışıyor ve bir sürü işyerindende teklif yağıyor.Diyeceksiniz ki okumuştur ondan bırakmıyorlardır.Hayır babam ilk okul mezunu.Ama dürüstlükten asla vazgecmezDedem var 80 yaşına geldi o bile çalışıyor .

Ya benim arkadaşım var onu çok güzel bir işe koydum haftalık 125 ytl sabah 8 akşam 5 paydosdu.işyeri evine 200 mt.Adam 2 hafta çalıştı bıraktı.Neymş daha iyi işe girecekmiş.
Demek istediğim insanların çalışmaya gönlü yok.Zorla çalıştıracaksın.

Ben 27 yaşıma girdim ve hiç işsiz kalmadım.
Tamam çalıştığınız yerin parası azdır,imkanları kısıtlıdır,işi ağırdır ama daha iyi iş bulmadanda iş bırakılmaz.

işini hazırlarsın söylersin patronuna çıkar gidersin.
Zorla kimse seni tutaçak değil ya.
Bugün gazetenin birisinde okudum.Adam 69 yaşındaymış,emekli olmuş,zevk için tarlasında çalışıyormuş.Sonra kabak çiçeği üretimine başlamış ve şu anda siparişe yetişemiyormuş.Adamın ihtiyaçımı var?yooooo.ihtiyaçı falan yok adam çalışmak istiyor ve şöyle diyor.'Türkiyede çalışmak istiyene aç kalmak mümkün değildir'

Kardeşim çalışın çalışın çalışın. Çalışırsanız aç kalmazsınız.
SON 30 YORUM (En yenisi en önce gösteriliyor)
uneb 08/09/2007 : 15:23:13
merhaba işsizlik değil iş beyenmemzlikde değil tamam doğru bağzı insanlar iş beğenmiyolar ama bizler ne yapalım ben ilkokul mezunuyum 30 yaşındayım yapmadığım iş kalmadı bakıcılıktan tutun ortacılık yaptım tekstilde ve kendimi yetiştirp makineci oldum bilgisayar öğrendim ama iş bulamıyorum nedenine gelince ya ilkokul mezunu olmamdan yada yaşımdan ötürü vermiyolar patronlar iş kabiliyetine değil görüntüsüne önem veriyolar şimdi söyleyin kim suçlu.şu an iş arıyorum bayanların çalışabileceği işlerde kısıtlı her yerde çalışamzlar güvenilir bir iş bulmakta zor ha birde şu var iki iş yeri değiştirdim ve alacağım kaldı ne yapalım şimdi nerde benim emeğim onu diyorum iş çok güvenilir iş yok.
eylülteran 07/09/2007 : 12:51:42
DÜNYA İSTİHDAM HARİTASI

Uluslararası Çalışma Örgütü, istihdam raporunu yayınladı. Raporda dünyada istihdamın değişen yüzüne ışık tutulurken, işgücü piyasasına ilişkin çok önemli noktalar yer alıyor.

Kadınların işgücüne katılım oranı 1996'da yüzde 53 iken, 2006'da yüzde 52.5'e geriledi. Bu düşüş, 15-24 yaş arası genç kızların eğitime katılımlarının artması ve dolayısıyla işgücüne katılımlarının düşmesinden kaynaklandı. Öte yandan ekonomik aktivite içerisinde yer alan erkeklerin oranı ise yüzde 78.9 seviyesinde bulunuyor.

Kadın ve erkeklerin istihdama katılmaları açısından en büyük fark Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya'da. Bu bölgelerde erkeklerin işgücüne katılım oranı kadınlarınkinden yüzde 45'ten daha fazla. Doğu Asya ile gelişmiş ülkeler ve AB üyesi ülkelerde ise bu fark en düşük seviyede bulunuyor.

Özellikle gelişmiş ülkelerde çalışanların büyük bölümü ücretli. Sub Saharan Afrika ve Güney Asya'nın gelişmekte olan ülkelerinde ise insanlar kendi başlarına çalışmayı tercih ediyor.

Son yıllarda tarım sektörü istihdamın kalesi olma özelliği kaybetti ve yerini hizmet sektörüne bıraktı. 2006 verilerine göre hizmet sektöründe toplam istihdamın yüzde 42'si karşılanırken, bu rakam tarımda yüzde 36.1'e indi. Sanayi sektörü ise son 10 yılda önemli bir değişim göstermedi. Sektör, toplam istihdamın yüzde 21.9'unu karşılıyor.

Tarım sektörü, fakir ülkeler için halen en önemli istihdam kaynağı. Sub Saharan Afrika (Sahara Çölünün alt tarafında yer alan ülkeler) ülkelerinde 10 kişiden 7'si tarımda çalışıyor. Bu rakam Güney ve güneydoğu Asya ile Pasifik ülkelerinde ise 5 kişi.

Verimlilik seviyeleri son 10 yılda hemen hemen tüm bölgelerde arttı. En hızlı artış, kişi başına verimliliğin neredeyse ikiye katlandığı Doğu Asya'da görüldü. Aynı şekilde Güneydoğu Avrupa, Avrupa Merkez ve Güney Asya'da da verimlilik yüzde 50 seviyesinde arttı.

Dünya genelinde verimliliğin en yüksek olduğu ülke 63 bin 885 dolar ile ABD. ABD'yi 55 bin 986 dolar ile İrlanda, 55 bin 641 dolar ile Lüksemburg izliyor. Saat başına verimliliğe bakıldığında ise dünya lideri Norveç. Çalışılan saat başına verimliliğin 37.99 dolar olduğu Norveç'i 35.63 dolar ile ABD ve 35.08 dolar ile Fransa izliyor.

Yıllık toplam çalışma süresinin 2 bin 200 saati geçtiği yedi Asya ülkesi bulunuyor; Güney Kore, Çin, Malezya, Tayland, Sri Lanka ve Hong Kong. Birçok Avrupa Birliği ülkesinde ise çalışma süreleri diğerlerine göre çok daha düşük. Belçika, Danimarka, Fransa, Almanya ve Hollanda'da yıllık çalışma süresi 1.600 saatten az.

Erkeklerle kadınların toplam çalışma süreleri ülkelere göre farklılık gösterse de, genel olarak erkenlerin kadınlara oranla daha fazla çalıştığı söylenebilir.

Latin Amerika, Afrika ve Pasifik bölgelerindeki ülkelerin yarısında, sekiz kişiden biri part-time çalışıyor. Kıta Avrupası ve Doğu Avrupa'da ise, tam tersine, part time çalışma oranı düşük.

Dünya genelinde eğitimli iş gücüne yönelik talep artıyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde bu fark çok daha net. Bu ülkelerde ilkokul mezunu bir kişinin yükseköğretim mezunlarına göre işsiz kalma oranı 3 kat daha yüksek.

Ülkelerin büyük bir kısmında yetişkinler arasında cehalet oranı gençlerden daha fazla. Bu pozitif trend, gençlerin ailelerine göre daha iyi beceriler elde edebileceğini gösteriyor.

Eğitimsiz kadın oranının eğitimsiz erkek oranından yüzde 25 daha fazla olduğu 14 ülke var; Afganistan, Angola, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Etopya, Mısır, Fas, Mozambik, Nepal, Nijer, Pakistan, Togo ve Yemen.

1993-2005 yılları arasında hizmet sektörü hem istihdam artışında hem de büyümede ilk sırada yer aldı. Sektördeki her yüzde 1'lik büyümeye karşı istihdam yüzde 0.67 artış gösterdi. Buna karşılık sanayi sektöründeki ve tarımdaki büyüme istihdamdan ziyade verimlilik artışından sağlandı.

Gelişmiş ülkeler ve Avrupa Birliği'nde tarımdan hizmet sektörüne doğru yapısal bir dönüşüm yaşandı. Orta ve Güneydoğu Avrupa ile Latin Amerika ve Afrika ülkelerinde ise istihdamdaki düşüşe rağmen tarım sektörü büyüdü.

Doğu Asya'da tarım, sanayi ve hizmetler sektöründe, hem istihdam artışı hem de verimlilik artışı kaynaklı hızlı bir büyüme gerçekleşti. Bu yükselen trend istihdamı ve verimliliği artırdı, fakirliği azalttı.

2005-2006 yılları arasında dünya genelindeki işsizlik yüzde 6.4'ten yüzde 6.3'e indi ve son yıllarda ekonomide yaşanan büyümeyi teyit etti. İşsizlik daha çok genç nüfus arasında görülüyor. Bazı ülkelerde genç işsizliği, yetişkin işsizliğinin iki katı seviyesinde bulunuyor.

Dünya genelindeki birçok bölgede işsizlik kritik yüzde 5 bandının altında bulunuyor. Orta ve Güneydoğu Avrupa ile C.I.S ülkelerinde (Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan, Kırgızistan, Gürcistan, Moldovya) işsizlik oranı yüzde 5'in üzerinde. Ayrıca Sub Saharan ülkeleri de işsizliğin en yüksek olduğu bölgelerden.

Asya'da günde bir doların altında bir gelirle yaşamak zorunda olanların sayısında ciddi bir düşüş gözlendi. 1996-2006 yılları arasında bu sayı 148 milyon kişi azaldı. Sub Sahara Afrika ülkelerinde ise ters bir trend izlendi. Bölgenin düşük ekonomik performansı, günde 1 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda olanların sayısını 24 milyon kişi artırdı.

Hürriyet

http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=5973
Harpacı 01/09/2007 : 12:04:50
Çalışana çok gördüğünüz 10 doların, nerlere saçıldığına bir bakın?
Neyi ve kimi savunuyorsunuz?
işçiye şükretmiyor diye kızarken, hiçbir emek ve üretim olmayan, para ile para kazandırma yoluyla borcumuzun kaç katı faiz ödüyoruz acaba? kimin cebinden gidiyor bunlar ve de ne için gidiyor???????

Türkiye 25 Yılda 433 Milyar Dolar Faiz Ödedi
(Bugün, 10:55 ANKA)

Türkiye'nin son 25 yılda bütçeden 433 milyar dolarlık faiz ödemesinde bulunduğu belirlendi. 1983-2007 yılları arasında devlet, halktan topladığı her 100 dolarlık verginin 51 dolarını faiz ödemeleri için kullandı.
Harpacı 30/08/2007 : 11:06:16
Herneyse, ben sıkıldım bu muhabbetten, başka bir başlıktaki beğendiğim bir yazıyı buraya kopyala**** altına da imzamı atıyorum.
Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - Kenan Kablan
Lafi dolandirmaya gerek yok. Uretimin ve kalitenin (surekli) artmasi, maliyetlerin dusurulmesi, ihracatin desteklenmesi, kokusmus egitim sisteminin tamamen degistirilmesi Turkiye'nin kurtulusu icin birincil sartlardir.

Peki bunlar nasil engelleniyor:
- Turkiye'nin enerji kaynaklarini tam olarak degerlendirmesi engelleniyor.
- Bilimsel ve teknolojik calismalar cesitli bahanelerle ya engelleniyor ya da bu tip bilginin ulke disina kacirilmasi saglaniyor.
- Boluculuk faaliyetleri tam gaz surduruluyor. Dini ve etnik tartismalar ve ayrimciliklar surekli gundemde tutuluyor.
- Turkiye'nin de icinde bulundugu bolgenin surekli alti isitilarak kaynamasi saglaniyor. Guvenlik ve istikrar olmayan bir ortamda ekonomik ilerlemeden bahsedilemez.
- Turkiye'nin hammade rezervlerinden ihtiyaci kadar dahi faydalanmasi engelleniyor.
- Uyusturucu, alkol kullanimi ozendiriliyor, calismanin sIkIcI, eglenmenin guzel oldugu ogretiliyor.
- Toplumu bir arada tutan milli ve manevi degerlerin sistematik bir bicimde ici bosaltiliyor.
- Tarimin bitirilmesi icin tohum ve tarimsal ilaclarda disa bagimli bir yapi olusturuluyor.
- Diplomatik yoldan Turkiye menfaatine olmayan anlasmalarin kabul edilmesi icin surekli baskilar uygulaniyor.
Kenan Kablan 29/08/2007 : 23:27:26
"Kucaginizda ici hava dolu bir balon varsa derine inmeniz mumkun olmaz, yuzeyde gezinir durursunuz."

Dun baska biri, bu gun; gelir dagilimindaki adaletsizligin son 5 yilda ortaya ciktigi, yarin bir baska havayla sisirilmis bir balonla yuzeyde gezmeye devam ediyoruz demekki..

Harpacı 29/08/2007 : 22:47:57
akbank........
ve sözün özünden bir kesit de burada....
http://www.koniks.com/topic.asp?TOPIC_ID=4385

26 süper zenginimiz, 26 milyon açımız’ var
..........
Sonuç: Son 5 yılın mucize ekonomisi “Türkiye’de” geldiğimiz nokta çok açık; dünya üstünde sadece “Rusya ve Hindistan” ile kıyaslanacak kadar “bozuk” bir yapı, 26 milyon açlık sınırında vatandaş, yılda Türk halkından 50 milyar dolar üzerinde “rant sağlayan” yabancı sermaye ve bankacılıktan en küçük üretim tesisine kadar “yabancı eline geçmiş” reel ekonomik dinamikler...

Son söz: “26 zengin, 26 milyon açlık sınırında vatandaşımız” yazısını “eleştirmek” amacıyla yazmadım. Nerede olduğumuzu görelim ve “yapmamız gerekenleri toplumsal olarak sorgulayalım” ruh hali içinde yazmayı denedim.
..........
Vatan, Yiğit Bulut
Kenan Kablan 29/08/2007 : 22:39:51
Japonya deyince aklima eski bir soz geldi. Bilmem buradakilerin yaslari bu sozu hatirlayacak kadar var midir: "Japon mali, tapon mali."
Tapon mal, yani hic bir ise yaramayan, kalitesiz, hemen bozulacak mal...
Japonya tamamen taklit ile yola cikmisti II.Dunya savasindan sonra. Calisanlarin durumu hic iyi degildi. Devlet, savas sebebiyle ekonomisi cokmus, bir cok yonden bitmis durumdaydi. ABD'nin savas tazminati olarak odedigi parayi ve vatansever halkini kullanip uretime yoneldi. Ucuz ve kalitesiz taklitlerle buyuk bir ihtiyaca cevap verdiler. Ardindan yaptiklarini daha iyilestirebilmek icin surekli kafa yordular. (Kaizen Felsefesi) Simdi bir cok alanda en iyi Japonlardir diyoruz.
Simdi ayni yoldan Cin gidiyor.
Biz de gidebilirdik.
Ortadogu, dagilan Dogu Bloku Ulkeleri, Tuccar Avrupa Ulkeleri, hatta Afrika'nin buyuk bir bolumu bizim icin cok iyi pazar olabilirdi. Rahmetli Turgut Ozal'in actigi yoldan devam edemedik. Uretimden ve dissatimdan elde edilen gelirler tekrar uretime cevrilecegi yerde isvereni de iscisi de daha luks nasil yasarim, daha fazla kazanip nasil daha fazla harcarim derdine dustu. (Yozlasmis eglence anlayisi da o donemden sonra ortaya cikti. Afedersiniz ayinin yagi bol olunca...)Yine o donemden kalma bir aliskanlikla simdi isverenlerin cogu %10-20 karlari dusuk buluyor, bu kadar kar ile calisilir mi diye dudak bukuyor. Hakeza isciler de o donemdeki yuksek kazanclarini hatirlayip rekabet sartlari icinde bir isverenin verebilecegi en iyi ucretlere kucumseyerek bakiyor, 'O paraya calisacagima kahvehanede bos otururum daha iyi!' diyebiliyorlar. O gunlerin tekrar geri gelecegi hayaliyle avunup duruyorlar. Oysa bu gun artik kendimizi Kaf Dagi'nin tepesinde gormekten vazgecip Turkiye'nin ekonomik ve siyasi konjonkturunu gercekci bir sekilde ortaya koymamiz gerekmektedir.
Tabi oncesinde var olan ancak 'arpalik'larin cogalmasi ile ayyuka cikan vurgunculuk yine ayni yanlis uygulamalarin, zayif idarenin mahsulu. Burokrasi kurumlarinin bu kadar guclu oldugu bir ortamda siyasi iradenin soz hakki, elde edilen milli hasilanin halkin yararindan cok belli bir zumrenin kasasini doldurmasini engellemeye yetmedi. Popularist politikalar da demokrasiye gecis calismalarinin vazgecilmez yan etkisi olarak ekonomik buyumenin tam bir bas belasi haline geldi.
Egitim kurumlarinin siyasi guc elde etme fabrikalarina ya da dunyevi cikarlarin ibadethanesi haline getirilmesi ise hem dis kaynakli dusmanlarin hem de yerli isbirlikcilerin vurdugu en buyuk darbe oldu belki de.

Dolayisiyla ne bilimsel alanda ne de ekonomik alanda ilerme kaydedemedik.
Sonuc; mutsuz isveren, mutsuz calisan ve 10 milyonun uzerinde ac insan...

Benim tespitlerim kisaca boyle. Bu olumsuzluklari ucretleri yukselterek veya patronlara lanet ederek bertaraf edeceksek ne ala!

Eger oyleyse ilk ben baslarim lanet okumaya!
Harpacı 29/08/2007 : 08:01:10
Sayın Kablan, senin anlattıklarını, ben bizat yaşadım.
Çin e gittiğimde azeri bir Türk iş adamı ile tanıştım. Ben Türküm ülkemi ve milletimi seviyorum ve Türkiyede yatırım yapmak istiyorum diye işe başladım diyor.
Buraya gelmeden önce Türkiyede hangi kıpıyı çaldıysam bana ne yapacaksın, ne edeceksin gibi ahiret sorular ile tam bir altarnatif soguncu muamelesi yaptılar diyor.
Baktım ki ben bu bürokrasiyi aşmıyacağım ve de hep ** patron muamelesi göreceğim.
Bunun üzerine Çin e geldim.
Çin de yatırım yapacağımı söyleyince, Çin devleti bana hemen bir adam tahsis etti ve tüm dairelere bu adamla gittim ve bürokratik işlerimi tıkır tıkır halletiler.
Çinde, bir işletme kurmaya niyetli iken şu anda üç fabrikam oldu.
İşçiler 100 dolar aylık ücret alıyor, 100 kişilik koğuşlarda kalıyor ve yattıkları yerde ısıyı yükseltiğimde bile müdahale edip aman ülkemiz bu yakıtı ithal ediyor fazla yakma biz soğuktada yatarız diye bana müdahale ediyorlar.
Bir iş kazası ya da bir işçi ölümü olduğunda ( başka ülkede olsa süründürürler) polis geliyor ve bir tutanak tutup olayı kapatıyor. Vs. vs. vs.

Söylediklerinin hepsini doğru ve katılıyorum.
Tabi ki var olmak için; rekabet, rekabet için çok çalışmak çok üretmek gerekiyor.
Ama neden Çin i örnek alıyorsun ya da uzak doğuyu.
illa kötüyü mü örnek alıp onun gibi olmak zorunda mıyız?
Almanya'ya, Japonya ya bir bak, ne üretiyor ve neyi kime satıyorlar.
Almanyanın da dış ticaret fazlası da 100 Milyar dolarlar civarında, İnsanı ve ülkesi refah içinde.
Hedefini çör çöp üretmeye bağlamamış.
İtalyanın, Fransanın, tüm avrupanın ve Çinin kullandığı fabrika yapan fabrikaları ve bilim, teknoloji üretiyor. çörle çöple uğraşmıyorlar.

Neden ülkemizin ve insanımızın hedefini yüksek tutmuyoruz.
Japonyada gıda maddeleri o kadar pahalıydı ki şaşırdım ve neden türkiyeden buraya gıda ürünleri gelmiyor diye sordum.
Gümrükler mi çok yüksek diye düşündüm.
Hayır dediler burada gıda ürünlerinden gümrük alınmıyor ama gümrüklerde bir kontrol labaratuvarı var ve insan sağlığına zararlı olmayan her ürün burayı geçer bu ülkeye girer dediler.
Biliyormusun, koca Türkiyeden, Japon gümrüğünü geçen tek bir ürün vardı.

Tabi şartlar her geçen gün değişiyor. Kalite ve rekabet de belki bu çör çöp üretmek yolundan geçerek oluyor ama hedefimiz hep daha yüksek olmalı ve insanımıza, "ne istiyorsun be; bu sana çok bile otur şükret" demek çok doğru olmasa gerek.
Lafı uzatmayayım, sen kabul etmesen de gerçekten aynı şeyleri söylüyoruz ama baktığımız yerler farklı.



Kenan Kablan 28/08/2007 : 20:37:27
Ben ekonomi uzerine bilimsel tezleri tartismaya getiriyorum harpaci kardesim, karsi bir dusuncen veya tezin varsa buyur meydan senin. Eger yoksa yine de buyur ancak bir sartla; kendi secaatini, icraatini bana yakistirma.
Yazilari okuyan kimin edebiyat yaptigini cok iyi ayirtedebilir.

Ama yok illa da edebiyat istiyorum diyorsan o zaman ben sana dogu'dan ve guneydogu'dan bahsedeyim. O senin begenmedigin 10 dolar gunluk yevmiye ile bir ay ailesini gecindiren insanlar var orada.
Yine senin begenmedigin gunluk 10 dolar yevmiye icin 10 gun calismaya razi insanlar var bu bolgelerde. Yeter ki is olsun, imkan olsun...
Sen kizilordu destekli(!) yazilarla hamaset edebiyati yapip 10 dolara CALISAN iscilerin haklarini kahramanca kurtarip maaslarini yukseltirken, mutlu azinligin bir baska turlusunu olusturdugunun farkina varma, ne cikar olsun! Fabrika yatirimina donusemeyen milli hasila dogu'da, guneydogu'da 10 milyonun uzerinde issiz dolayisiyla gercek ac insana sebep oluyor, amaan canim olsun, bizim meselemiz calisanlarin maaslarini 10 dolardan daha yuksege cekmek. Bize ne CALISMA IMKANI OLMAYANLARDAN!
Eger azicik kafanizi sloganlardan kaldirip, etrafiniza bakip gercekleri gorebilseydiniz, gunluk 10 dolar isciligin dusuk oldugunu soyleyebilir miydiniz acaba?
GERCEKLER;
80'li yillarda baslayip ulkemize akin eden arap tuccarlar nerede? ardindan devam eden avrupali alicilar ve ruslar nerede simdi? ben soyleleyim size; burada benim yasadigim ulkede, yani Cin'de... kizil ordudan daha kizil komunist Cin'de.
Simdi Cin; '500 milyar dolarimiz var, bize ne satacaksiniz?' diye soruyor bu islerden sorumlu bakanlarimiza.. Ne satacagiz sizce? ne satabiliriz daha dogrusu? 10 milyon issiz ve ac insan mi, yoksa yevmiyesini 10 dolarin uzerine cikardik diye ovunecegimiz isciler mi? ne satacagiz harpaci kardesim?
Istatistiklere gore her 25 dakikada bir fabrika kuruluyor burada.
Isciler gunluk 10 dolara degil 1 dolara calisiyorlar.
Ihracat rakamlari bizim hayal edemeyecegimiz seviyelerde. Her isci 1 dolara calisirken sunu cok iyi biliyor: Elde edilen milli hasila ona temel ihtiyaclarini daha ucuz karsilama imkani verecek. Ve goruyor, ulasim, barinma, gida ve enerji ihtiyaclarini her gecen gun daha ucuza temin edebiliyor. Fabrika kurmak isteyen yatirimci calistiracagi insan sayisina gore tesvikler aliyor. Tesvikle lojman yapiyor. Enerji ve hammade ihtiyaclarini devletin destegi ile minimum maliyetlerle karsiliyor. Yapacagi her yatirimda (Bizdeki gibi karsisinda degil) yaninda devletini buluyor.
Komunist Cin'de sosyal guvence (Turkcesi SSK) yok. Isciler calisirsa karnini doyurabiliyor, calisma imkani olanlar bunun cok buyuk bir ayricalik oldugunun zaten FARKINDALAR. Cunku ulkenin sartlari boyle. Bizim gibi kendilerini kaf daginin tepesinde gormuyorlar. Imkanlarinin ve imkansizliklarinin farkindalar, buna gore stratejiler gelistirmisler. Maaslar 2 dolara cikarilsin diye surekli mizmizlik yapip 'kustum, oynamiyorum' demeyip durmadan calisiyorlar.
Her gecen gun halkin refah seviyesi daha da yukseliyor. Gorunuse gore Cinli yoneticiler cok akillica davranarak sadece calisan kesimin imkanlarini iyilestirmektense elde ettikleri parasal guc ile ulkenin her yerinde kalkinmanin saglanmasi icin caba harciyorlar.
Biz bunu saglayamadik. Elde edilen milli hasilanin genele yayilmasini saglamak yerine calisanlarin maasini nasil 10 dolardan yukari cikaririz meselesinin pesine dustuk. Oysa bu ulkede calisma imkani buldugu icin gunde 10 dolar kazanabilen insanlar yasamiyor sadece. Hicbir imkana sahip olmayan gercekten ac ve gercekten issiz milyonlarca insan var.
Keske calisanlar 10 degil 5 dolar alsalardi, keske aradaki fark; sifir geliri olan insanlara is imkani olarak goturulebilseydi de yani sira onlarin da 5 dolar kazanabilmeleri saglansaydi.
Fakat savunulan davalarda ulkem, vatandasim, insanim anlayisindan cok sahsi menfaatlerin, kisisel hesaplarin on planda oldugunu goruyorum.

Bir gun isciler cikip 'isci haklari' yerine 'ULKEMIN CIKARLARI' diye bagirirlarsa, bu sese sorumlu kisiler kulak verirlerse, isvereni, issizi, bilim adami, ogrencisi, gazetecisi, sendikacisi vs hepsi bu sese ortak olursa ancak o zaman bir seylerin olumlu manada degisecegine inaniyorum.

Yoksa herkes bulundugu yerde 'BENIM hakkim' dedikce bir kesim ac kalirken diger kesim 10 dolari begenmez, fasit daire icinde doner dururuz.
Harpacı 27/08/2007 : 10:55:49
Peki Sayın Kablan. sen ;
"Tarihin tozlu sayfalarinda kalmis dusuncelerle isverene kufretmek, "isciler kardes, patron kalles" sloganlari atmak herseyden once hedef saptirmaktir. " diyerek, işçi kardeşlerim, fazla ileri gitmeyin ha yoksa bu ülke kominist olur kızıl ordu gelir edebiyatı yapmaya devam et...

Sen, aman ha Patronlara düşman olusanız, her yıl 40 milyar dolar hazineden şuna buna akmaz ve iş yerleriniz kapanır ve işsiz kalısınız, onun için 10 dolara çalışın, demeye devam et..
Ne diyeyim Allah selamet versin.

Ben ise herzaman alın terini, emeği, ülke kaynaklarını, şöyle yada böyle, korku salarak çalanlara karşı durmaya ve ülken insanının MODER KÖLELİKTEN kurtulması için bildiğim doğruları söyleyemeye devam edeceğim.
Selametle...
Kenan Kablan 27/08/2007 : 10:36:23
Sayin Harpaci,

Ben ayni noktaya geldigimizi hic sanmiyorum.
Harpacı 26/08/2007 : 12:27:34
Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - Harpacı
Sayın Kablan, dediğiniz özellikte bende çok patron biliyorum. Tabi onlara patron denirse. Bence onlar da alın terleri çalınan işçi.
Birkaç çalşışana ve birkaç patrona değil de genele bakalım.
......
Karnı doymayan, yeteri kadar beslenemeyen genç insanlarımız, 30-35 yaşını geçer geçmez hastalıklı, sağlıksız bir toplum olup devletin veya ailesinin sırtına binerek, ben hastalandım hadi beni tedavi ettir noktasına geliyor!!!!


Sayın Kablan nihayet dediğim noktaya geldiniz sanırım.

"insanlara ölümü gösterip sıtmaya razı edenler " emeğiyle, sermayesi ile iş yapan üretim yapan kesim değildir. Sizin patron deiğiniz kişiler de değildir?

Türkiye Cumhuriyeti Bütçeden her yıl, ama her yıl, iç ve dış faize 40 Milyar YTL ödüyor.
Bu ödeme, AKP döneminde nihayet bu rakama indi, daha önce 60 Milyar dolarların da üzerine çıkıyordu.

Nedir her yıl 40 Milyar Dolar faiz ödemek?
Varın siz hesab edin cumhuriyetten bugüne nekadar dış dorç faizi ödenmiş?
Borcumuzun kaç katı olmuş ödediğimiz faiz?
Kim, kimin parasını kime ödüyor?
Kimler bu insanlarımızın, emeğini, üretimini, kaynağını kime peşkeş çekiyor.
Bunun adı MODERN KÖLELİK, MODERN KIRK HARAMİLİK değil de nedir?
Kenan Kablan 25/08/2007 : 11:29:17
Soygunculugun adi degismis, yabanci sermaye olmus. Tabi yapana degil izin verene hesap sormak lazim. Yabanci sermaye olsun da nasil olursa olsun diyenleri hesaba cekmek gerekir.

Calisanin alinterini savunmak konusu ise bir onceki yazimin giris bolumunde yanitlandi. Calisana hakkini vermek veya vermemek lokal olarak ele alinmazsa, genis acidan bakilirsa isverenin elinde olan bir konu degil. Zaten bakis acisinda soyle bir hata var; oncelikle verilen ucrete bakmak dogru degildir. Diyelim ki 300 usd aylik ucretle calisiyorsunuz. fakat barinma, gida, giyim, saglik, ulasim, eglence ve kulturel giderlerinizi aylik 150 usd ile karsilayabiliyorsunuz. boyle bir durumda ucretlerin dusuklugunden bahsetmeniz mumkun olabilir mi?
Bir taraftan hatali veya eksik politikalarla uretimi kostekleyip fiyatlarin yukselmesine sebep olacaksiniz diger taraftan surekli ucretleri yukselteceksiniz. Bu kisir bir dongu degil de nedir?
Oysa hem isveren hem de isci icin uretilen ve kullanilan tum degerlerin ulkenin ortak degerleri oldugu dusunulurse durum degisir. Gelir dagiliminda adaleti saglamak, ulke kaynaklarindan esit faydalanilmasini saglamak tamamen devletin gorevidir. Boyle bir talep gayet dogal ve yerinde bir talep olmakla birlikte 'isveren' yada 'patron' olarak etiketleyip "iste ulkenin gelirinden faydalanan bunlardir, bunlar ulkeyi somuruyor" demek adaletli bir tavir olamaz. Ben konuya iscilerin somurulmesi olarak degil, ulkenin somurulmesi olarak bakiyorum. Diger turlusu meseleyi siglastirmak, hedefi sasirtmak olur.
Ulkeyi somuren ve bu ulke nufusunun %10'u bile etmeyen kimselerin ulkenin butun isverenlerini 'patron'larini temsil etmeyecegini dusunuyorum. Uretim yapanlara uygulanan cifte standart iscilerden daha cok sanayiciye zarar veriyor ve bu zarardan hem isci hem de isveren payini aliyor fikrimce.
Harpacı 24/08/2007 : 13:22:18
Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - Kenan Kablan
Mesela yabanci bir firma geliyor, kocaman bir market aciyor, ondan sonra benim uretitigimi bana satip para kazaniyor. Uretim ya da teknoloji yatirimi yapmayan, sadece bu sekilde ulkeyi somuren yabanci sermayeye kirmizi hali serenlere de yaziklar olsun diyorum.

Bu şirketler, sadece senin ürettiğini sana satmakla kalmıyor, şirketlerin karını da alıp *ötürüyor.
bugün İMKB nin %75 i yabancıların eline geçmiş durumda. yani işçimizin fabrikamızın karları da temettü olarak yabancılara gidiyor. Al sat yoluyla vatandaşımızı soymaları da yanına caba.

Yerli yatırımcıdan %10 vergi alınır iken yabancıdan vergi alınmıyor?
Neden?
Böyle bir uygulama hangi muz cumhriyetinde var?

60 milyar dolar yabancı sermaye, sadece finans sektöründe hiçbir üretim yapmadan, para ile para kazanıyor.
çalışanı alınterini emiyor ve bu ülkenin kaynaklarını soyuyor.
Yoksa soymuyor da benmi yanlış söylüyorum ?

Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - Kenan Kablan

Tarihin tozlu sayfalarinda kalmis dusuncelerle isverene kufretmek, "isciler kardes, patron kalles" sloganlari atmak herseyden once hedef saptirmaktir.


Çalışanın alın terini savunmak, "modern köleliğe" karşı çıkmak, hangi hedefi nerden saptırıyor, bir türlü anlayamadım?
Yoksa kızıl ordu kapıda bekliyor da, bizi işgal mi eder ?
Kenan Kablan 24/08/2007 : 10:37:28
bir kere sanayiyi elinde tutanlar halkin gelirinin az olmasini istemezler. sebebi cok basit; eger gelirler yukselmezse urettiklerini satamazlar.
Bu sebeple issizligin cok olmasi sanayici ve tuccar icin kazanc degildir. Boylece daha ucuza isci calistiriyorlar mantigi cok fazla derinlikli sayilmaz. Cunku gelirlerin dusuk oldugu bir ortamda urettigini satamayan, dolayisiyla uretim hacmini dusurmek zorunda kalan bir sanayici ucuz isciyi ne yapsin? Issizlik piyasada durgunluga, dolayisiyla tuketimin azalmasina yol acar. Oysa bir sanayici, misal bir otomobil ureticisi o ulkede sattigi otomobili alabilecek gelire sahip daha fazla insan olsun ister. Ekonomi uzerine yaygin kabul gormus dusuncelerden biridir bu. Ben acikca soyluyorum bu ulkede ister bir kisiye isterse bin kisiye istihdam saglayabilen herkes benim gozumde degerlidir. Bu arada hic bir katma deger uretmeden ulke kaynaklarini somuren firmalardan ise nefret ettigimi de belirtmem gerek. Mesela yabanci bir firma geliyor, kocaman bir market aciyor, ondan sonra benim uretitigimi bana satip para kazaniyor. Uretim ya da teknoloji yatirimi yapmayan, sadece bu sekilde ulkeyi somuren yabanci sermayeye kirmizi hali serenlere de yaziklar olsun diyorum.
Tarihin tozlu sayfalarinda kalmis dusuncelerle isverene kufretmek, "isciler kardes, patron kalles" sloganlari atmak herseyden once hedef saptirmaktir. Uretime zerre katkisi olmayan emek somurucusu yabanci pazarlama sirketleri ile uluslararasi tefecileri perdelemektir.
Harpacı 24/08/2007 : 07:50:42
Sayın gönlügüzel ,
ben zengin düşmanlığı falan yapmıyorum konuyu çarpıtma lütfen.
Ben herzaman derim ki "bu ülke hak ettiği fakirliği yaşamıyor".
Neden yaşamıyor çünkü geleceğimizi yiyoruz. İstikbalimizi yiyoruz.
400 milyar dolara ulaşan iç dış borcu afiyetle yiyerek geleceğimize çoluk çocuğumuza bir afrika ülkesi bırakacağız.
Bu 400 milyar dolar borç dan kim nasiplendi?
Bu paralar kimin cebine gitti de insanımız günlük 10 dolara muhtaç hale geldi?

Yazdıklarımı da anla**** okumanızı rica ediyorum.
Ben alın teri **larından bahsediyrum, bu ülke insanının geleceğini çalıp isviçrede hesap açıp insanımızı da "modern köle" gibi kullananlardan bahsediyorum.

Şişmanlığın iyi bir beslenme olduğunu sana hangi okulda öğrettiler?

Türk halkı aza tamah etmiyor diyorsun.
Bu dediğin ilkel düşünce artık hindularda bile yok.
ne yapacaktık 400 milyar doları birileri yesin, bizler de 10 dolar gündeliğe mi talim edelim.
Senin istediğin tamah bu mu?
gönlügüzel 24/08/2007 : 03:16:18
neden zengin düşmanlğı yapılıyor anlamadım her patron veya zengin alın teri **ımı acaba....dünyadaki en fazla telefon değiştiren ülke biziz biliyormuydunuz? fakir insanlar telefon alıp değiştirirmi acaba? biz fakir değiliz tasarruf yapmayı bilmiyoruz? faturalarımızı vergilerimizi cezalı veya son günde öderiz...fakir sözü züğürt tesellisi...kadınlarımız 120 kilo sorsan fakiriz derler fakir insan 120 kilo olumu diye sorduğumda kem küm ederler...en son okullar arasında yapılan araştırmada çocuklar yeterince beslenmiyor deniyor...meyva süt et yemiyorlar deniyor ama hepsinin kamaralı cep telefonu var...yani biz kendimiz dağıtımı yeterince yapamıyoruz...Türkiye veya Türk halkı fakir değil...aza tamahat etmiyorlar bu şekilde çoğuda bulamıyorlar...bence...
Harpacı 22/08/2007 : 21:38:02
Rahatlığı seviyormuş muş muş muşuz yani?
Napsaydık yani, kölelik devrinden daha az gelire 10 dolara mı çalışsaymıy mışız.

Anadolu insanına bir bakın, çalışmaktan ayakta duracak hali yok. Çalışmaktan bir deri bir kemik kalmış, daha kırkına gelmeden hastane kapılarına düşmüş. Bir iki tembeli örnek göstermeyin lütfen.

Köleler bile bugünkü şartlardan daha iyi şartlarda kölelik yapıyorlardı diyorum, siz daha ne diyorsunuz?
İlk çağlardaki hititler, romalılar, mısırlıların kölelerinin şartlarları bile bugünden daha iyiydi. kölelerinin karınlarını çok iyi doyuruyorlardı ki güç kaybı olmasın.

Sizler, **ların savunucuları mısınız?
"Alın terini" çalanların ne çok savunucusu varmış meğer...
Hiç mi suçu yok **ın? insanımızı "modern köle" liğe mahkum edenlerin, emeğini, ekmeğini çalanların?
Güç sahibi, Para sahibi, "alın teri **ları" hep mi haklı?


Liza 22/08/2007 : 20:48:15
Gönlügüzel arkadaşımız hakikaten doğru söylemiş, biraz rahatlığı seviyoruz, biraz değil hatta beyaa seviyoz..Neyse zenginlik elimizde olan birşeyse başarabiliriz..
gönlügüzel 22/08/2007 : 06:22:53
ben yıllardır almanyada yaşadım orada iş hayatı sabah 4 de başlıyor burda sabahın 7sinde ankaranın göbeğine henüz gazeteler gelmemiş oluyor. boşuna almanya almanya olmamış Allah çalışana verir. benim tespitim devlet dairelerinde vezneler ve çay ocağı çalışır. Türklerin yapmak istediği 3 iş var. 1- masa başı iş takım elbise kravatlı yani. 2- üstünde uniforması olacağı bir iş (güvenlik, asker, polis, gibi). 3 - birde en revaçta olan arabayla olacak yani direksiyon başında. Yakında dışarıdan işçi alımına başlarsak hiç şaşmamak gerek (fındık toplayıcılığında görüldüğü gibi).
Harpacı 20/08/2007 : 21:57:09
Sömürülenin, ezilenin milliyeti çok mu önemli? İnsan İnsandır. Aç adam ne yapsın? Yaşamak için Her şartta çalışmaya razı.

Dünya fındık üretiminin %80 nini bu ülke gerçekleştiriyor ama dünya fındık fiyatını iki yahudi belirliyor. İşi beleşe kapatmak için tabiki bu fiyata bu işçi çalıştıracak şartları oluturur...

Çinliler de 80-100 dolara çalışıyor bir aylık. Aç susuz 100 kişilik ahıra benzeyen koğuşlarda yatıp kalkıyorlar.
Bu mu insanlık ve insanca yaşam ve de ekonomik gelişme?

Kimin hakını kimin yemesine razısınız ve hangi hak yiyiciyi savunuyorsunuz?
Ölümü gösterip sıtmaya razı edenleri mi?

eylülteran 20/08/2007 : 20:41:53
alın size ibretlik bir haber, Türkiye'de fındık toplamayı beğenmediklerinden Gürcistan'dan fındık toplamak için işçiler geliyor.

Alıntı Yapılan Metin:
Karadeniz Bölgesi'nde fındık toplama çalışmaları tüm hızı ile sürüyor. İl ve ilçelerde büyük bir sessizlik gözlenirken fındığın kendine özgü ekonomik hareketliliği komşu ülkeleri de cezbetmişe benziyor.


http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=578067
Liza 15/08/2007 : 13:01:39

Harpacı ya katılıyorum..Karnı doymayan işçi öyle işi ne yapsın! ilk önce bireysel ihtiyaçlar önemlidir, sonra arkasından sosyal ihtiyaçlar gelir! Unutmayın ki biz söz vardır : Dağına göre kar yağar! Türkiye de böyle maalesef iş yok istihdam yok, bide işçi eleman sıkıntısı çekerler.Birde iş vardır donanımlı eleman bulamazlar o da eğitim sisteminin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.Peki nasıl bir orta yol bulunur? İşte asıl sorun burdadır!

Çalış demekle çalışılmaz, önemli olan anlamlı ve doyurucu bir işte çalışılmalıdır..
Harpacı 15/08/2007 : 07:36:21
Sayın Kablan, dediğiniz özellikte bende çok patron biliyorum. Tabi onlara patron denirse. Bence onlar da alın terleri çalınan işçi.
Birkaç çalşışana ve birkaç patrona değil de genele bakalım.
Bugün bankalarda 1 Trilyon TL nin üzerinde 5 milyondan fazla hesap var.
Patronlar, devleti de kullanarak, işsizliği öyle bir dengede tutuyorlar ki asgari ücrete bol bol istedikler işçiyi çalıştırabilsinler.

Benim dediğim asgari ücretle ne yapılabilir, günlük 10 dolarlık gelir kimin karnını doyurur?
İş var, git asgari ücretle çalış demek alın teri **larına çanak tutmak değilmidir?

Günlük 15 YTL ile kimin karnı doyar, nerde nasıl yaşar?

Hangi alın teri **larını savunuyorsunuz? Ölümü- gösterip sıtmaya razı edenleri mi?

Karnı doymayan, yeteri kadar beslenemeyen genç insanlarımız, 30-35 yaşını geçer geçmez hastalıklı, sağlıksız bir toplum olup devletin veya ailesinin sırtına binerek, ben hastalandım hadi beni tedavi ettir noktasına geliyor!!!!



zeynep_ 14/08/2007 : 18:06:48
Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - Kenan Kablan
Samimiyetimle soyluyorum; calisanlarina o begenilmeyen miktardaki maaslarini odedikten sonra cebinde yol parasi kalmadigi icin evine yuruyerek giden patronlar da var.
Bu da madalyonun diger yuzu...

Evet ;yada ay ortasından sonuna kadar maasları nasıl odeyecegıne daır kafa yoran patronlarda var;ama bızım ülkemızde herkezin degısık fakır edebıyatı yapması moda.
Kenan Kablan 14/08/2007 : 17:57:34
Samimiyetimle soyluyorum; calisanlarina o begenilmeyen miktardaki maaslarini odedikten sonra cebinde yol parasi kalmadigi icin evine yuruyerek giden patronlar da var.
Bu da madalyonun diger yuzu...
mtrgumus 14/08/2007 : 13:44:52
Harpacı
Kimse köleliği kabul edemez ama adamın elinde mesleği yok,becerisi yok ne yapsın.Askeri ücretin 420 ytl olduğu bir ülkede sen olsan işçine kaç para verirdin.Kanun neyse o derdin.Ben modern köleliği savunmuyorum ama ben kendi işimizi yaptığımız halde aldığım üçret sadece 50 ytl haftalık.
Sen bana 1,2 tane büyük patronların verdiği bahşişten bahsediyorsun.Türkiye genelindeki panronlara oranlarsak onların adedi %1 i bile gecmez.Türkiyede patron olmakta zor işçi çalıştırmakta ve işçi olmakta.Sorunları yatarak değil müçadele ederek çözmeli.Şu böyleymiş bu böyleymişle olmuyor.
Harpacı 14/08/2007 : 13:36:19
Ben olaya başka açıdan bakmak istiyorum.
İlk çağlardaki hititler, romalılar, mısırlılar bile kölelerini daha iyi şartlarda çalıştırıyorlardı. Hiçdeğilse kölelerinin karınlarını o günkü şartlar çerçevesinde çok iyi doyuruyorlardı ki güç kaybı olmasın.

Ya bugün? Ne yani günlük 10-15 YTL ile ne yapılabilir? tam olarak karın bile doymaz.
Bu ülke insanına layık gördüğünüz günlük 10 doları, patronlar günlüğü 300-500 dolarlık otellerdeki kavaslara bahşiş olarak veriyorlar.
Bir kadeh viski için ödenen para bir işçinin aylık ücretinden fazla.

Ya sayı saymayı bilmiyorsunuz ya da dayak yememişsiniz.
Bu milletin gençlerine, bir aylık ücret olarak, bir patronun bir günlük yemek parasını çok görenleri anlamıyorum.

Bu ülkede açlık sınırı nedir? İlk çağlardaki köleler bile o günkü şartlara göre daha iyi şartlarda yaşıyorlardı.

İnsanları, açlığa, susuzluğa mahkum eden, "Modern Köleliği" savunan arkadaşlarımın ellerini başlarına koyup birdaha düşünmelerini istiyorum.
İnsanımıza çok görülen ücret artıklarını patronlar nerelere kaçırıp, kimlerle nasıl yiyorlar acaba? mış mış mış....
Beydağlı 13/08/2007 : 10:00:20
Sn;pcked:Çok şükür aklım başımda,espride yapmıyorum.Espri yapacak olsamda bunun konusu temizlik ve çay yapmaya gocunan zavallı insanlar olmazdı.
İlgin ve yardımseverliliğin içinde teşekkür ederim,eleman alındı ve memnun bir şekilde çalışıyor.
jaeros 12/08/2007 : 22:35:47
mtrgumus dediklerine aynen katılıyorum.
benim sürekli söylediğim bişey var:
eğer microsoft türk malı olsaydı kesinlikle özmicrosoftoğulları adında başka bir rakibi iki günde olurdu.
bizim işimiz bu.tembellik tembellik tembellik...


1.03 saniye.
02:43:11, 19 Mayıs 2024, Pazar

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım